PROPAGANDA SUÇU
Örgüt Propagandası Yapma Suçu Nedir? (TMK 7/2 - TCK 220/8)
(Değişik: 29/6/2006-5532/6 md.)Cebir ve şiddet kullanılarak; baskı, korkutma, yıldırma, sindirme veya tehdit yöntemleriyle, 1 inci maddede belirtilen amaçlara yönelik olarak suç işlemek üzere, terör örgütü kuranlar, yönetenler ile bu örgüte üye olanlar Türk Ceza Kanununun 314 üncü maddesi hükümlerine göre cezalandırılır. Örgütün faaliyetini düzenleyenler de örgütün yöneticisi olarak cezalandırılır.
(Değişik ikinci fıkra: 11/4/2013-6459/8 md.) Terör örgütünün; cebir, şiddet veya tehdit içeren yöntemlerini meşru gösterecek veya övecek ya da bu yöntemlere başvurmayı teşvik edecek şekilde propagandasını yapan kişi, bir yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Bu suçun basın ve yayın yolu ile işlenmesi hâlinde, verilecek ceza yarı oranında artırılır. Ayrıca, basın ve yayın organlarının suçun işlenmesine iştirak etmemiş olan yayın sorumluları hakkında da bin günden beş bin güne kadar adli para cezasına hükmolunur. Aşağıdaki fiil ve davranışlar da bu fıkra hükümlerine göre cezalandırılır:
a) Terör örgütünün propagandasına dönüştürülen toplantı ve gösteri yürüyüşlerinde, kimliklerin gizlenmesi amacıyla yüzün tamamen veya kısmen kapatılması.
b) Toplantı ve gösteri yürüyüşü sırasında gerçekleşmese dahi, terör örgütünün üyesi veya destekçisi olduğunu belli edecek şekilde;
1. Örgüte ait amblem, resim veya işaretlerin asılması ya da taşınması,
2. Slogan atılması,
3. Ses cihazları ile yayın yapılması,
4. Terör örgütüne ait amblem, resim veya işaretlerin üzerinde bulunduğu üniformanın giyilmesi.
İkinci fıkrada belirtilen suçların; dernek, vakıf, siyasî parti, işçi ve meslek kuruluşlarına veya bunların yan kuruluşlarına ait bina, lokal, büro veya eklentilerinde veya öğretim kurumlarında veya öğrenci yurtlarında veya bunların eklentilerinde işlenmesi halinde bu fıkradaki cezanın iki katı hükmolunur.
(Ek fıkra: 11/4/2013-6459/8 md.) Terör örgütüne üye olmamakla birlikte örgüt adına;
a) İkinci fıkrada tanımlanan suçu,
b) 6 ncı maddenin ikinci fıkrasında tanımlanan suçu,
c) 6/10/1983 tarihli ve 2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanununun 28 inci maddesinin birinci fıkrasında tanımlanan kanuna aykırı toplantı ve gösteri yürüyüşüne katılma suçunu,
işleyenler hakkında, 5237 sayılı Kanunun 220 nci maddesinin altıncı fıkrasında tanımlanan suçtan dolayı ayrıca ceza verilmez.
TCK Madde 220/8: Örgütün cebir, şiddet veya tehdit içeren yöntemlerini meşru gösterecek veya övecek ya da bu yöntemlere başvurmayı teşvik edecek şekilde propagandasını yapan kişi, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Bu suçun basın ve yayın yolu ile işlenmesi halinde, verilecek ceza yarı oranında artırılır.
Latince kökenli bir kelime olan Propaganda, yeni fidanlar dikmek anlamındaki “propagare” kelimesinden türetilmiştir. Propaganda, hedeflenen amaca yarar sağlamak amacıyla, belirli bir grubun duygu düşünce, tutum ve davranışlarını etkilemeye çalışmaktır.
Propaganda genel anlamıyla, ulusal ve uluslararası alanda baskı ve çıkar gruplarının kendilerini tanıtmak, kamuoyunun desteğini kazanmak , kendi ilgilendikleri konularda yetkilileri etkilemek için giriştikleri çeşitli faaliyetler bütünüdür.
Yargıtay Ceza Genel Kurulu, propagandayı; ''Belli bir görüşün toplum içinde yayılmasını, fikir ve kanaatlerin kökleşmesini sağlamak için bu amacın gerçekleşmesine yönelik olarak her türlü maddi ve manevi araca başvurarak telkin, teşvik ve etkide bulunma'' olarak tanımlamış böylelikle tehlike suçu olarak görmüştür.
TMK m.7/2’nin değişiklik gerekçesinde, “İnsan Hakları Avrupa Mahkemesi; şiddeti teşvik edici nitelikte olmayan açıklamaların ifade özgürlüğü kapsamında olduğunu belirterek, içeriğinde şiddete başvurmayı cesaretlendirici ifadeler yer almayan ya da kişileri silahlı isyana teşvik edecek nitelikte olmayan açıklamalar nedeniyle bireylerin Terörle Mücadele Kanunu’nun 7. maddesinin ikinci fıkrası çerçevesinde cezalandırılmasını ifade özgürlüğüne aykırı bulmaktadır. Yapılan düzenlemeyle, maddenin ikinci fıkrasında yer alan suçun unsurları yeniden belirlenmekte, maddeye ‘cebir, şiddet veya tehdit içeren yöntemlerini meşru gösterecek veya övecek ya da bu yöntemlere başvurmayı teşvik edecek şekilde’ ibaresi eklenerek, suçun kapsamı İHAM standartlarına uyumlu hale getirilmektedir”.
TCK m.220/8’de yapılan değişikliğin gerekçesinde; “Maddede yapılan değişiklikte, Terörle Mücadele Kanunu’nun 7. maddesinde yapılan düzenlemeye paralel olarak örgüt propagandası suçunun unsurları yeniden belirlenmekte ve hangi fiillerin propaganda suçunu oluşturacağı hususu daha somut hale getirilerek İHAM standartlarıyla uyum sağlanmaktadır.” ifadesine yer verilmiştir.
Propaganda suçu teşebbüse elverişli değildir, örgütü destekleyen propaganda yapılmakla suç oluşacağından, neticesi harekete bitişik olan propaganda suçunda hareket ile netice arasında mesafe yoktur.
Uluslararası ve Avrupa insan hakları hukukunda, ifade özgürlüğü hakkı mutlak bir hak değildir; bazı koşulların sağlanması halinde, Devlet tarafından meşru olarak kısıtlanabilir. Bu koşullar, ifade özgürlüğüne getirilebilecek herhangi bir kısıtlamanın dikkat edilmesi gereken üç aşamalı bir inceleme oluşturur. İşbu incelemeler:
1-) sınırlandırmanın yasalarca öngörülmesi gerekir: Buna göre, sınırlandırmanın kamuya açık ve erişilebilir olan, vatandaşların davranışlarını bu doğrultuda düzenlemesini mümkün kılacak şekilde açıkça ifade edilen yasal bir dayanağının olmasıgerekir.
2-) sınırlandırma meşru bir amaca hizmet etmelidir:
3-) Sınırlandırma demokratik bir toplumda gerekli olmalıdır: Bu koşul, gereklilik ve ölçülülük şeklindeki ikili ilkeyi içermektedir. Koşul, öncelikle söz konusu kısıtlamanın “demokratik toplumda zorunluluk”u karşılayıp karşılamadığına yönelik bir değerlendirme yapılmasını elzemdir.
Terörle Mücadele Kanununa Göre Propaganda Yapma Suçunun Unsurları
3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu’na göre propaganda suçu; söz, yazı veya slogan atma yoluyla işlenebileceği gibi pankart, resim, video vb. görseller kullanılarak da işlenebilir. Suç, insanlarla yüz yüze iletişim yoluyla veya toplantı ve gösteri yapmak suretiyle işlenebileceği gibi televizyon, radyo, gazete, dergi, kitap gibi kitle iletişim araçları veya internet üzerinden de işlenebilir.
Korunan Hukuki Değer: Bu düzenleme ile korunan hukuki yarar, Türk Ceza Kanunu' nun özel hükümler kitabının beşinci bölümünün başlığı olarak belirlenmiş olan kamu barışıdır. Beşinci bölüm 213. maddesinin gerekçesinde; kamu barışını, bireyler arasındaki ilişkilerde hukukun üstünlüğünün olduğu toplum düzeni olarak ifade etmektedir. Kamu barışı kamu güvenliğinden daha geniş, kamu düzeni kavramından daha dar bir anlam ifade etmektedir.
1.Suçun Maddi Unsurları
a. Fail ve Mağdur: Terör örgütü propagandası suçunda, fail için özel bir durum aranmamıştır.Bu suçun faili herkes olabilir.Ayrıca fail bu suçu başka ülkede işlemiş olabilir. Bu suçun herkes tarafından işleneceği 7/2. maddesinde '' Terör örgütünün cebir, şiddet veya tehdit içeren yöntemlerini meşru gösterecek veya övecek ya da bu yöntemlere başvurmayı teşvik edecek şekilde propagandasını yapan kişi'' ibaresinden açıkça anlaşılmaktadır.
Mağdur '' genel olarak kendisine karşı işlenen fiil nedeniyle haksızlığa uğrayan kimse, kendisine karşı suç işlenen kişi anlamına gelmektedir.'' Mağdur genel olarak suçun konusunun ait olduğu kişi veya kişileri ifade eder. Buna karşın suçun konusu belli kişiler değil de toplumu oluşturan fertlerin hepsine ait bir şey ise o zaman mağdur toplumu oluşturan bireylerin tamamıdır. Terör suçlarının mağduru toplumu oluşturan tüm fertlerdir.Mağduru belirli bir kimse olmayan suçlarda toplumu oluşturan bireylerin ayrı ayrı mağdur edildiğini kabul etmek gerekmektedir. Terör propagandasını oluşturan filler kamu düzeni, güvenliğini ve barışını ihlal ettiğinden ötürü toplumun her ferdi bu suçun mağduru olarak görülmektedir.
b.Suçun Konusu ve Hareket Öğesi: TMK/7/2-1. cümlede yer alan düzenleme; ''Terör örgütünün; cebir, şiddet veya tehdit içeren yöntemlerini meşru gösterecek veya övecek ya da bu yöntemlere başvurmayı teşvik edecek şekilde propagandasını yapan kişi'' şeklindedir. O halde bu fıkrada düzenlenen suçun oluşabilmesi için;
- Her Şeyden Önce Bir ''Propaganda''nın Varlığı Söz Konusu Olmalıdır.
-Örgütün Cebir, Şiddet ve Tehdit Yöntemleri Söz Konusu Olmalıdır.
TMK 7/2' de düzenlenen suçun, söylenen söz ya da yapılan davranışın propaganda niteliği taşıması tek başına yeterli değildir. Yasa koyucu, bu propagandanın konusunu da sınırlı olarak belirlemiştir. Buna göre yapılan propagandanın TMK 7/2 kapsamında kabul edilebilmesi için;
-
Terör örgütünün cebir, şiddet veya tehdit içeren yöntemlerini meşru gösterecek şekilde veya
-
Terör örgütünün cebir, şiddet veya tehdit içeren yöntemlerini övecek şekilde veya
-
Terör örgütünün cebir, şiddet veya tehdit içere yöntemlerine başvurmayı teşvik edecek şekilde yapılması gerekmektedir. TMK 7/2'de yer alan düzenlemenin son cümlesine göre, aşağıdaki fiil ve davranışlar da bu fıkra hükümlerine göre cezalandırılır.
Toplantı ve gösteri yürüyüşü sırasında gerçekleşmese dahi, terör örgütünün üyesi veya destekçisi olduğunu belli edecek şekilde;
1. Örgüte ait amblem, resim veya işaretlerin asılması ya da taşınması,
2. Slogan atılması,
3. Ses cihazları ile yayın yapılması,
4. Terör örgütüne ait amblem, resim veya işaretlerin üzerinde bulunduğu üniformanın giyilmesi, halleri sayılmıştır. Maddenin düzenlemesinden, söz konusu filleri bilerek ve isteyerek işleyene kişinin, başka herhangi bir unsurun varlığına bağlı olmaksızın bu suç tipini ihlal edeceği anlaşılmaktadır.
Yargıtay Kararı:
''sanıkların sorumlu yazı işleri müdürü ve sahibi olduğu dergide yayınlanan dava konusu yazılarda her ne kadar örgüt adı zikredilmemiş ise de bir bütün olarak değerlendirildiğinde amacının şiddet ve terör yöntemlerine başvurmayı teşvik edecek şekilde silahlı terör örgütü PKK'nın propagandasını yapmak olduğunun açıkça anlaşıldığı bu nedenle sanıkların hukuki durumlarının buna göre tayin ve takdiri gerekirken...'' (9. CD, 03.11.2009 T, 2009/8326 E. ve 2009/11046 K.)
- TMK 7/2. Maddesinde Düzenlenen Propaganda Suçunun Filleri
Fiil, dış dünyada gerçekleştirilen davranışı ifade eder. Suçun tanımına uygun ceza normu tarafından yasaklanmış bir davranış olmalıdır. Ceza hukuku bakımından önemli olan fiil kanunda belirtilen tanıma uygun olan fiildir. Ceza hukuku failin hukuku olmayıp fiilin hukukudur. İnsanların düşünceleri, duyguları, ceza hukukunun konusu olamaz. Terör propagandası suçu soyut tehlike suçudur. Tehlike suçu, zarar tehlikesinin doğması ihtimaline dayanılarak cezalandırılan bir suçtur. Bu suçlarda fiilin korunan hukuki yarara zarar verip vermediğine bakılmamakta olup, hukuki konunun zarara uğrama tehlikesine bakılmaktadır.
Yargıtay Kararı:
''... Şu halde amacı Türkiye Cumhuriyeti hakimiyeti altında bulunan topraklardan bir kısmını silahlı mücadele vererek devlet idaresinden ayırıp bu bölgede Marksist- Leninist ilkelere dayalı bir Kürt devleti kurmak PKK terör örgütü elebaşının yakalanması üzerine, örgüt tarafından Kürdistan Demokratik Konfedaralizm önderi kabul edilen Abdullah Öcalan'ı sahiplenme kampanyası çerçevesinde sanıkların örgütün ve amacının toplum içinde benimsenmesini sağlamaya yönelik olarak; Türkçe ve Kürtçe'' ben bir Kürdistanlı olarak, Kürdistan' da sayın Abdullah Öcalan'ı bir siyasi irade olarak görüyor ve kabul ediyorum'' cümlelerini içeren dilekçelerini imzalamaktan ibaret eylemleri nitelik ve yoğunlukları da dikkate alınarak maddi yardım niteliğinde görülmediğinden propaganda suçunu oluşturur. (YCGK. T. 03.03.2009, 2008/184 E. ve 2009/4 K.)
Yargıtay 9. ceza dairesi terör örgütünün cebir, şiddet, tehdit yöntemlerini benimsediği bu nedenle örgütün bayrak, işaret ve eylemlerini, liderini, amaçlarını ve açıklamalarını yayınlayanların bu eylemleri gerçekleştirenlerin propaganda suçunu işlediklerini içtihat haline getirmişti.
Yargıtay Kararı:
Sanığın iddia ve kabul edilen, okul bahçesindeki Türk bayrağının yerine PKK terör örgütünü simgeleyen bayrağı asmaktan ibaret eyleminin bir bütün halinde silahlı terör örgütünün propagandasını yapma suçunu oluşturduğu...'' (Y. 9. C.D, 18.03.2013 Tarih, 2011/11914 E. ve 2013/ 4132 K.)
-Terör Örgütünün Cebir, Şiddet ve Tehdit Yöntemlerini Övme
Yargıtay Kararı:
Yargıtay verdiği bir kararında; '' sanığın olay tarihinde yasadışı gösteriye katılarak '' yaşasın Başkan Apo, selam selam İmralı'ya bin selam, dişe diş kana kan seninleyiz Öcalan'' şeklinde slogan attığının anlaşılması ve propagandası yapılan örgütün niteliği karşısında sanığın eyleminin propaganda suçunu oluşturacağına hükmetmiştir...'' (9. C.D. 04.02.2008 Tarih, 2007/9370 E. ve 2008/617 K)
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Kararı:
''...Bununla beraber bu demeç, bağlamından soyutlanarak ele alınamaz. Başvurucunun fark etmiş olması gerektiği bu demeç, olayın şartları içinde özel bir öneme sahiptir. Mahkeme'nin daha önce de kaydettiği gibi bu röportaj, söz konusu dönemde aşırı bir gerilimin bulunduğu Türkiye'nin Güneydoğusunda, PKK'nın sivillere yönelik olarak sürdürdüğü kanlı saldırıları ile aynı döneme rastlamaktadır. Bu şartlar altında Türkiye'nin Güneydoğusundaki en önemli kenti olan Diyarbakır'ın eski belediye başkanının büyük günlük gazetelerden birinde yayımlanan röportajında, ''ulusal kurtuluş hareketi'' biçiminde tanımlanan PKK'ya destek vermesi, o bölgede zaten var olan patlamaya hazır durumu daha da kötüleştireceği kabul edilmelidir...''
2. Suçun Manevi Unsuru: Suçun manevi unsuru, suça konu fiili işleyen ile işlediği fiil arasındaki manevi bağı ifade etmektedir. Kişi ile gerçekleştirdiği davranış başka bir anlatımla fiil arasında manevi bir bağ yoksa bu davranış fiil niteliği taşımaz ve dolayısıyla bir suçun varlığından da söz edilemez. Suçun manevi unsuru denilince kural olarak kastı, istisnai olarak yani kanunda ayrıca ve açıkça belirtilmesi durumunda taksiri anlamamız gerekmektedir. Suçun oluşabilmesi için failin kastının varlığı şarttır. Başka bir deyişle bir suçun oluşması için failin kasten hareket etmiş olması gerekir. Eğer kanunda ayrıca ve açıkça taksirle işlenen bir suç olduğu belirtilmedikçe taksirle filler cezalandırılamaz. Örneğin; TCK 179. maddesinde; '' trafik güvenliğini kasten tehlikeye sokan kişi...'' denilmek suretiyle suçun kasten işlenebileceği vurgulanmıştır.
3.Hukuka Aykırılık Unsuru: AİHS ve Anayasa ile aynı zamanda bir hak olarak tanınan ve koruma altına ''ifade özgürlüğü hakkı'' TCK'nın 26. maddesinde düzenlenen'' hakkın kullanılması'' hukuka uygunluk nedeni bakımından ele alınması gerekmektedir. Bir hakkın kullanılmasının hukuka uygun kabul edilebilmesi için eylemin o hakkın koruma alanının kapsamında yer alması gerekir. Nelerin düşünce olduğunun tespitinden sonra düşüncenin açıklanma şeklinin eleştiri sınırları içerisinde kalıp kalmadığının analiz edilmesi gerekir.
4. Kusurluluk: Ceza hukukunda sorumluluğun temel şartı, insan davranışının iradi olarak gerçekleştirilmesidir. Çünkü iradi olarak gerçekleştirilmeyen fiil hukuka aykırı olsa da fiilden dolayı fail cezalandırılmaz. Bir fiil failin kusuru olmadan işlense dahi haksızlık dolayısıyla suç olma özelliğini koruyacaktır.Failin gerçekleştirdiği haksızlık nedeniyle kınanmasının sebebi failin norma uygun davranabilecek, hukuka uygun hareket edebilecek durumda olmasına rağmen hukuka aykırı davranış tercih etmesidir.
5. Suçun Nitelikli Hali: Terör örgütünün propagandasını basın yayın yoluyla yapılması halinde 3713 sayılı yasanın 7/2-2. maddesi gereğince temel cezanın yarısı arttırılır. Kanun koyucunun buradaki amacı kanaatimizce propagandanın basın yayın yoluyla yapılması halinde daha fazla kitleye ulaşma ve daha fazla kitleyi etki altında bırakma ihtimalidir. Ayrıca madde de propaganda suçunun dernek, vakıf, siyasi parti, işçi ve meslek kuruluşlarına veya bunların yan kuruluşlarına ait bina, lokal, büro veya eklentilerinde veya öğretim kurumlarında veya öğrenci yurtlarında veya bunların eklentilerinde işlenmesi halinde temel cezanın iki katı hükmolunacağına ilişkin düzenlemenin ağırlaştırıcı neden olarak düzenlendiğini görmekteyiz. Kanun koyucunun buradaki amacı kamu hizmeti öncelikli olan yerlerdeki etkisi ve doğuracağı etkinin büyüklüğüdür.
6.Suçun Özel Görünüş Şekilleri
a. Teşebbüs: Propaganda suçu, neticenin hareketten ayrılmadığı yani neticesi harekete bitişik suçlardandır.Dolayısıyla, bu suçlar icra hareketlerin yapılması ile tamamlandıklarından, bu tür suçlarda icra hareketlerinin yapılıp neticenin oluşmaması mümkün olmadığından teşebbüs mümkün değildir. Bundan dolayı terör örgütü propagandası yapma suçu teşebbüse elverişli değildir.
Yargıtay Kararı:
Yargıtay, nevruz kutlamalarında terör örgütünün propagandasının yapılmasında kullanılmak üzere İstanbul'dan Diyarbakır' a gönderilen örgüte ait bez bayrakları teslim almak için kargo şirketine geldiği sırada yakalanan sanığın eyleminin silahlı terör örgütüne yardıma teşebbüs suçunu oluşturacağı, silahlı terör örgütünün propagandasını yapma suçunun teşebbüse elverişli olmadığına karar vermiştir. (9. C.D, 27.04.2010 Tarih, 2008/12719 E. ve 2010/4551 K)
b. İştirak:Terör örgütü propagandası suçu bir kişi tarafından işlenebileceği gibi birden fazla kişi tarafından da işlenebilir. Bu suç iştirak bakımından özel bir durum veya farklılık göstermemektedir.
Yargıtay Kararı:
''... yazıların yayınlandığı derginin yayın sorumlusu olup, metinlerin yazarının açık kimliğini vermeyerek eylemine iştirak eden sanık hakkında 3713 sayılı yasanın 7/2. madde ve fıkrasının 1. cümlesi ile hüküm kurulması gerektiğine karar verilmiştir.'' (Y. 9. C.D, 11.07.2011 Tarih, 2009/11637 E. ve 2011/9525 K)
c. İçtima: Kanuni tanıma göre gerçekleşen her netice ayrı bir suç oluşturur. Çünkü kanun koyucu korumak istediği her hukuki yararı ayrı bir suç olarak düzenlemiştir. Bununla beraber bazen fail tarafından yapılan hareket birden çok kanun hükmünü veya farklı hareketler aynı kanun hükmünü ihlal etmiş olması durumunda suçların içtimaı başka bir deyişle suçların toplanması söz konusu olmaktadır. 5237 sayılı TCK suçların içtimaı bakımından gerçek içtimaı kuralını benimsemiştir. Gerçek içtimaı kuralı '' kaç tane fiil varsa o kadar suç, kaç tane suç varsa o kadar ceza vardır'' anlayışına dayanmaktadır. Suçların içtimaı kanunda düzenlenen sırasıyla bileşik suç, zincirleme suç ve fikri içtima olduğunu görmekteyiz. Terör örgütü propagandasında zincirleme suç söz konusu olabilmektedir. Zira bir kimse terör örgütünün propagandasını yapmak amacıyla değişik zamanlarda bir kişiye veya topluma karşı aynı suçu işlerse zincirleme suç hükümleri uygulanmaktadır. Terör örgütü propagandasında fikri içtima söz konusu olabilmektedir. Fikri içtimada işlediği bir fiil ile birden fazla farklı suçun oluşması durumunda failin meydana gelen suçlardan en ağır cezayı gerektiren suçtan sorumlu tutulması gerekmektedir. Propaganda suçunda terör örgütünün cebir, şiddet ve tehdit içeren yöntemlerini meşru gösterme ve övme ya da bu yöntemlere başvurmayı teşvik edici şekilde terör örgütü ile ilgili açıklamalarda bulunurken aynı zamanda halkı kin ve düşmanlığa tahrik veya suç ve suçluyu övme gibi kanunda ayrı bir suç olarak düzenlenen fiillerinde işlenebileceği, bu suçların çoğu zaman iç içe girdiği görülmektedir. Bu durumda fikri içtima kuralı gereği faile en ağır cezayı gerektiren suçtan dolayı ceza verilecektir.
KAYNAKÇA:
BODUR, Nurullah/ ÖZKUL, Esat, Uygulamada Terör Örgütü ve Terör Suçları, Seçkin Yayınları, Ankara, 2019.
İŞGÖREN, Ali, Türk Hukukunda Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri, Seçkin Yayınları.
Ceza Avukatı Van
.
“Kurtulaşa Kadar Savaş” Sloganı Propaganda Suçu Oluşturmaz
Terör örgütü propagandası suçu nedeniyle sanık hakkında beraat kararı verilmiştir. Somut olayda çeşitli sendikalar ve legal sivil toplum kuruluşlarının yasal izin alarak organize ettiği cebir veya şiddete başvurmaksızın sonlanan 1 Mayıs gösterisinde “… Kurtuluşa Kadar Savaş” şeklinde atılan sloganın şiddeti çağrıştırsa bile toplumda bilinen ve kalıplaşmış sözlerden olduğu, izinli ve olaysız gösteride atıldığı ulusal güvenlik ve kamu düzeni üzerindeki potansiyel etkisinin sınırlı olduğu ve ciddi bir tehlike yaratmadığı gibi, diğer sloganlarla birlikte değerlendirildiğinde genelinde hükümet icraatlarını eleştiri mahiyetinde ifadeler içerdiği, vahamet arz eden eylemlerin sanığın doğum tarihinden önce gerçekleştiği gözetildiğinde silahlı terör örgütü olduğu kabul edilen THKP/C ile toplantıyı organize eden legal dernekler arasında örgütsel bağlantıyı gösterir hiyerarşik ilişkiyi sanığın tespit etme olanağının bulunmamasına göre silahlı terör örgütünün propagandası kastı ile hareket ettiği savunmasının aksi sabit olmadığından yerel mahkemenin kabulünde isabetsizlik görülmediğinden;
Yapılan yargılama sonunda sanığa yüklenen suçun unsurlarının oluşmadığı gerekçeleri gösterilerek mahkemece kabul ve takdir kılınmış olduğundan, Cumhuriyet savcısının yerinde görülmeyen temyiz itirazının reddiyle beraate ilişkin hükmün oyçokluğuyla ONANMASINA, karar verildi (Yargıtay 16. Ceza Dairesi - Karar : 2016/1025).
örgütünün; cebir, şiddet veya tehdit içeren yöntemlerini meşru gösterecek veya övecek ya da bu yöntemlere başvurmayı teşvik edecek şekilde propagandasının basın ve yayın yoluyla yapılması durumundan sanığa verilecek cezada artırım yapılması öngörülmüştür.
Türk Dil Kurumuna göre basın; “Gazete, dergi gibi belirli zamanlarda çıkan yazılı yayınların bütünü”, yayın ise, “Basılıp satışa çıkarılan kitap, gazete vb. neşriyat” olarak tanımlanmıştır.
Somut olayda umuma kapalı sadece sınırlı sayıda arkadaşına açık facebook pr