DEVLETİN BİRLİĞİNİ VE ÜLKE BÜTÜNLÜĞÜNÜ BOZMAK SUÇU 5237 SAYILI TCK MADDE 302 NEDİR?

 

DEVLETİN BİRLİĞİNİ VE ÜLKE BÜTÜNLÜĞÜNÜ BOZMAK SUÇU 5237 SAYILI TCK MADDE 302

Devletin birliğini ve ülke bütünlüğünü bozmak

(1)(Değişik: 29/6/2005 – 5377/36 md.) Devlet topraklarının tamamını veya bir kısmını yabancı bir devletin egemenliği altına koymaya veya Devletin bağımsızlığını zayıflatmaya veya birliğini bozmaya veya Devletin egemenliği altında bulunan topraklardan bir kısmını Devlet idaresinden ayırmaya yönelik bir fiil işleyen kimse, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası ile cezalandırılır.
(2) Bu suçun işlenmesi sırasında başka suçların işlenmesi halinde, ayrıca bu suçlardan dolayı ilgili hükümlere göre cezaya hükmolunur.
(3) Bu maddede tanımlanan suçların işlenmesi dolayısıyla tüzel kişiler hakkında bunlara özgü güvenlik tedbirlerine hükmolunur.

Pratik Bilgiler

-Kuvvetli şüphe sebeplerinin varlığı halinde CMK'nın 100/3. maddesi uyarınca tutuklama nedeni var sayılabilir.

- Bu suçlarla ilgili CMK'nın 128. maddesi uyarınca hak, alacak ve diğer malvarlığına el konulabilir.

-Bu suç için olağan dava zamanaşımı 30 yıldır. Suç yurt dışında işlenirse zamanaşımı uygulanmaz (m. 66/7).

-3713 Sayılı TMK 3. m. uyarınca terör suçu niteliğindedir, 302/1. madde ile belirlenen ceza TMK'nın 5. maddesi ile yarı oranda artırılır.

Madde gerekçesi; '' Devletin ülkesine, egemenliğine ve birliğine karşı cürümlerden en ağırını cezalandırmaktadır; korunan hukuki yarar Devletin ülkesinin bütünlüğü ve egemenliğidir. Söz konusu suç, serbest hareketli bir suçtur.''

Bu suçun oluşabilmesi için belli amaca yönelik fiillerin işlenmesi gerekir. Bu amaç, madde metninde,

1. Devletin topraklarının tamamını veya bir kısmını yabancı bir devletin egemenliği altına koymak,

2.Devletin birliğini bozmak,

3. Devletin egemenliği altında bulunan topraklardan bir kısmını Devlet idaresinden ayırmak,

4. Devletin bağımsızlığını zayıflatmak, olarak belirlenmiştir. Söz konusu suçun oluşabilmesi için, işlenen fiilin bu amaçları gerçekleştirmeye elverişli olması gerekir. Bu bakımdan, fillerin söz konusu neticeleri yaratabilecek nitelikte bulunması, suçun oluşması için şarttır. Devletin birliğini bozmak, topraklarının bir kısmını veya tamamını başka bir devletin egemenliği altına koymak, topraklardan bir kısmını Devlet egemenliğinden ayırmak, Devletin bağımsızlığını azaltmak sonuçlarını doğurması mümkün bulunmayan bir fiil suçun maddi unsurunu oluşturmayacaktır. Fiilin bu niteliği taşıyıp taşımadığı ise olayların özelliğine göre takdir edilecektir.

Bu fiillerin, cebri nitelikli olması gerekir. Maddede ayrıca ''yönelik cebri fiiller'' denilmesi gereksiz (lüzumsuz, ) sayılmıştır; çünkü maddede belirtilen maksatlar çerçevesinde, fiillerin kendisinin nitelikleri gereği cebri olması icap ettiği aşikardır. Suçun oluşabilmesi için, maddede yazılı hedeflerin gerçekleşmiş bulunmasına ihtiyaç yoktur. Belirtilen amaçlara yönelik fillerin işlenmiş bulunması yeterlidir.Bu suçun işlenmesi sırasında örneğin kişiler öldürülmüş, kasten yaralanmış ya da kişilerin veya kamu mallarına zarar verilmiş olabilir. Maddenin ikinci fıkrasında, bu suçlardan dolayı da ayrıca cezaya hükmolunacağı kabul edilmiştir. Maddenin üçüncü fıkrasına göre, bir ve ikinci fıkrada yer alan suçların işlenmesi dolayısıyla tüzel kişiler hakkında bunlara özgü güvenlik tedbirlerine hükmolunacaktır.'' şeklinde düzenlenmiştir

A. Koruna Hukuki Yarar ve Hukuki Nitelik

Devletin varlığı için zorunlu unsurlar toprak, birlikte yaşama arzusuna ait insan topluluğu ve üstün iktidar olarak sayılmaktadır. 302. madde ile devlete ait öğeleri temsil eden birtakım kavramların korunmak istenildiği görülmektedir.

  • Bunlar Devletin Egemenliği,
  • Devletin bağımsızlığı,
  • Devletin Birliği ve Devletin toprak bütünlüğü olarak sıralanabilir.

TCK 302. madde de siyasal iktidarı temsil eden devleti koruduğundan, madde ile devleti temsil eden suç siyasal suç niteliğindedir. Suçun oluşması için, neticenin oluşmasına ya da zararın doğmasına gerek yoktur. Belirtilen değerlere yönelik fillerin zarar tehlikesine yol açacağı kanun koyucu tarafından kabul edilmiş olduğundan, dolayısıyla bu suç sırf hareket suçu vasfındadır. Aynı şekilde maddi bir zararın ya da neticenin meydana gelmesi aranmadığından tehlike suçu niteliğindedir. Tehlikenin de somut olarak meydana gelmesi aranmadığından dolayı soyut tehlike suçudur.

Suçu oluşturan hareketlerin neler olduğu maddede açıklanmamıştır. Suçla korunan değerlerin tehlikeye düşürmeye elverişli herhangi bir hareket ile işlenmesi muhtemeldir. Bu nedenle de serbest hareketli bir suçtur. İkinci fıkrasında suçun işlenmesi sırasında işlenebilecek diğer suçların ayrıca oluşacağı düzenlendiğinden gerçek içtima kuralları anılan bu suçta uygulanmaktadır.

B. Suçun Maddi Unsurları 1. Fail

Madde de '' yönelik bir fiil işleyen kimse'' denilerek suçun failinin herkes olabileceği düzenlenmiştir. Bu suçun faili belli niteliklere sahip olan herhangi bir kimse olmadığından özgü suç niteliğinde bir suç değildir. Ayrıca failin örgüt mensubu kişi olması da zorunlu değildir. Buna karşın niteliği gereği suçun ancak silahlı örgüt faaliyeti kapsamında işlenmesinin olanaklı bulunduğu gözetildiğinde suçun örgüt üyesi tarafından işlenmesi halinde faile örgüt üyeliğinden ceza verilemez. Nitekim Yargıtay'da suçun elverişle fille işlendiği kabul edilebilmesi için silahlı örgüt tarafından işlenmesi gerektiği görüşündedir.

          2. Fiil, Eylemin Korunan Değerlere Göre İşlenmesi

Suçun meydana gelebilmesi için failin maddede sayılan devlete ait değerlere yönelik bir eylemde bulunması gerekir. Madde de belirtilen değerlerden başka bir şeye yönelik olarak işlenen fiil bu suçu oluşturmaz. Ayrıca failin eyleminde madde de sayılan birden fazla değere yönelik fiili gerçekleştirmesi halinde ise sonuç değişmez. Bu fiilleri sıralayacak olursak

  • Devlet topraklarının tamamı veya bir kısmını yabancı devletin egemenliği altına koymaya yönelik fiil

Devletin toprak veya ülke öğesi olarak belirtilen hukuksal varlığa karşı işlenen fiiller bu suçu oluşturmaktadır. Devletin ülkesini oluşturan toprakların tamamı veya bir kısmını yabancı bir devletin egemenliği altına koymaya yönelik olarak işlenen fiiller bu kapsamdadır. Bu kapsamda fillerin ülke topraklarını devlet idaresinden ayırmaya yönelik bulunmaması gerekir. Zira bu öğe aşağıda ayrıca düzenlenmiştir.

  • Devletin egemenliği altında bulunan topraklardan bir kısmını devlet idaresinden ayırmaya yönelik fiil

Burada topraklardan bir kısmını devlet idaresinden ayırma amacıyla fiiller işlenmektedir. Örneğin, toprakların bir kısmını devlet idaresinden ayırarak ayrı bir devlet kurulmasına yönelik filler bu kapsamdadır.

  • Devletin Bağımsızlığını Zayıflatmaya yönelik fiil

Devletin Bağımsızlığı bir devletin en önemli unsurları arasındadır. Bağımsız olmayan devletin başka güçlerin etkisi altında olması durumunda devlet olma niteliği tartışılır hale gelir. Bu nedenle buna yönelik eylemlerde TCK 302. maddesi kapsamındadır.

  • Devletin birliğini bozmaya yönelik fiil

Türk Devleti ülkesi ve milleti ile bölünmez bir bütündür şeklindeki anayasa hükmü gereğince merkezden yönetim ve yerinden yönetim esaslarına dayalı yönetim şekli benimsenmiştir. Devletin üniter yapısının değiştirilmesi amacıyla yapılan şiddet içerikli eylemler bu madde kapsamında değerlendirilebilir. Ancak şunu hemen belirtmemiz gerekir ki üniter yapının değiştirilmesine ilişkin fikir açıklamaları ve bunların savunulması şeklindeki eylemler bu suçu oluşturmaz çünkü burada cebir ve şiddete dayalı bozmaya yönelik eylem yoktur.

3. Hareket Öğesi

Kanunda suçun işlenmesi için ne şekilde bir hareketin icra edilmesi gerektiği ifade edilmemiştir. Bu nedenle de serbest hareketli bir suç tipine örnektir. Madde gerekçesinde suçun yalnızca cebri fiillerle işlenebileceği belirtilmiş dolayısıyla suçun niteliği gereği cebri fiil niteliği dışında kalan hareketlerin bu suçun oluşması için elverişli sayılamayacağı ifade edilmiştir. Dolayısıyla öngörülen neticeyi oluşturmaya yeterli ve elverişli cebir içerikli hareketlerin varlığı zorunludur. Yargıtay'ın da önceki yasa döneminden itibaren süre gelen uygulamaları bu yöndedir. Cebir, şiddet ve tehdit içeren zorlayıcı davranışları içerisinde bulundurmaktadır. Cebir ve şiddetin kişilere veya eşyaya karşı kullanılması söz konusu olabilir, bu anlamda kişilerin kaçırılması, öldürülmesi, yaralanması, ev ve iş yerlerinin veya kamu tesislerinin yakılıp yıkılması gibi davranışlar şiddet içerdiğinden cebir olarak düşünülebilir. Kaldı ki terör, devletin birlik ve bütünlüğünü bozmaya yönelik suç örgütü olduğundan terör örgütleri, toplumda korku, panik, ümitsizlik yaratmak amacıyla edinmiş oldukları amaçları gerçekleştirmek için canlılar ve cansızlar üzerinde cebir, şiddet ve tehdidi uygulamaktadır. Dolayısıyla 302. maddedeki suçun işleniş biçiminin bu kapsamda düşünülmesi gerekir. TCK 302. madde ki suç korunan değerlere yönelik olarak tehdit veya şiddet içeren baskı, korkutma, yıldırma, sindirme gibi yöntem ve eylemlerle işlenmektedir. Her cebir ve şiddet içeren eylem bu suçu oluşturmaya yeterli değildir. Ayrıca madde de korunan değerlere yönelik neticeleri gerçekleştirmeye elverişli eylemin bulunması gerektiği madde gerekçesinde vurgulanmıştır. Yargıtay kararlarında da suçun oluşabilmesi için fiilin amaca elverişli olması şartı içtihat haline gelmiştir.

Amaca yönelik suçun işlemeye aracın elverişli olması ve neticenin meydana gelmesinin de işlenen fiilden dolayı elverişli olması birlikte aranmalıdır. Örneğin, zırhlı araca pompalı tüfek ile saldırıda bulunan bir şahsın araca ateş etmesi sonucunda aracın içerisindeki kolluk kuvvetlerinin yaralanmamış veya herhangi bir şekilde zarar görmemiş olmaları şeklindeki olayda her ne kadar pompalı tüfeğin öldürmeye elverişli araç olduğu söylenebilse de zırhlı aracın pompalı tüfeğin kurşunlarını içeriğe alamayacağı yani bu kurşunların zırhlı aracı delemeyeceği gözetildiğinden sonucun meydana gelmesine elverişli araç bulunmadığı söylenebilir. Ancak bunun yerine roket atar ile saldırı olması halinde bu silahın zırhlı aracı deleceği ve aracın içerisinde bulunan kolluk görevlilerin yaralayıp öldürebileceği gözetildiğinden amaçlanan suçun elverişli araçlarla işlendiği dikkate alındığından belirtilen TCK 302. maddesinde suç işlenmiş olur. Bu tür uygulamalarda suçun üzerinde işlendiği araçlar için bilirkişi raporunun alınıp dosyaya konması gerekmektedir.

Suç devlete ait değerlere yönelik eylemlerin elverişli hareketle icrasına başlandığı anda tamamlanır. Bu bakımdan suçun meydana gelebilmesi için değerlere ilişkin bir zararın doğması veya somut bir tehlikenin oluşmasına gerek yoktur. Dolayısıyla amaca yönelik olarak işlenen diğer suç teşebbüs halinde kalsa dahi TCK 302. maddede ki suç tamamlanmış sayılır.

Bir eylemin hazırlık hareketini aşıp icra hareketi aşamasına gelip gelmediği o fiilin TCK'nın 302. maddesinde öngörülen amaç suça yönelik uygun ve elverişli olması ile elverişli araçlarla zorlayıcı eylemler niteliğinde hareketlerin bulunup bulunmadığına göre belirlenir. Bu eylemlerin vahim olması gerekmektedir.

C. Manevi unsur

Suç kasten işlenen bir suçtur. Taksirle işlenemez. Devlete ilişkin belirtilen değerlere yönelik işlendiğinden failin bu değerlere yönelik saikla hareket etmesi gerekir. Bu nedenle özel kast ile işlenir. Dolayısıyla olası kast ile işlenmesi de söz konusu değildir.

D. Suçun Değişik Görünüş Biçimleri: 1. Teşebbüs

Suç madde de sayılan amaçlara yönelik olarak elverişli hareketle icrasına başlanıldığı anda tamamlanmaktadır. Bu nedenle teşebbüsün meydana gelmesi olanaklı değildir. Suçun icrasından önceki davranışlar yani hazırlıklar hareketi suç oluşturmamakta ve cezalandırılmamaktadır. Hazırlık hareketlerinin başka bir suç oluşturması halinde bu suçtan cezalandırılması gerekmektedir. Failin amaç suçu işlemesi maksadıyla çeşitli tarihlerde işlemiş olduğu farklı eylemlerin tamamı tek suçu oluşturmaktadır. Örneğin, örgüt üyesi failin örgüt amacı doğrultusunda birinci eyleminde adam öldürmesi daha sonra ikinci eyleminde ise bomba patlatarak birden fazla kişinin ölümüne ve yaralanmasına neden olması sonucunda yakalanması halinde son eylem tarihi suç tarihi olup, birinci eylem ve ikinci eylem nedeniyle tek bir tane TCK 302. den cezalandırılacağı ayrıca birinci eylem ve ikinci eylem nedeniyle başkaca suçların işlenmesi halinde de bu suçlardan cezalandırılacağı değerlendirilebilir.

          2. İştirak

Madde ile iştirake ilişkin özel bir düzenleme bulunmadığından kanunun genel hükümleri geçerlidir. Eylemin işlenmesinde fiile hakimiyet kuracak nitelikte katkıda bulunacaklar müşterek fail olarak cezalandırılabilir.

          3. İçtima

Madde de sayılan değerlerden herhangi birine yönelik olarak işlenen eylem suçu oluşturmaktadır. Birden fazla değerin aynı eylemle ihlal edilmesi durumunda tek bir suç işlenmiş olur. Bu suç amaç suç niteliğindedir. Amaç suçun işlenmesi için gerçekleştirilen diğer suçların 302. maddesinin 2. fıkrasında ki düzenlemeye göre ayrıca cezalandırılacağı burada gerçek içtima uygulanacağı belirtilmiştir.

Örgüt faaliyeti kapsamında işlenen eylemlerin niteliğine göre TCK 302. maddedeki suçtan ayrıca 314. maddedeki silahlı örgüt kurma, yönetme ve Terörle Mücadele Kanunu'nun 7/2. maddesinde düzenlenen terör örgütünün propagandasını yapma suçlarının meydana gelmesi de olasıdır. Bu halde 302 ve ilgili suçlardan ceza verilir. Buna karşın Yargıtay, 302. maddedeki suçun vahametinin ancak amaç suç doğrultusunda işlenen artı suçun bir örgütün faaliyeti kapsamında örgüt üyesi tarafından işlenmiş olmasından ileri geleceği düşüncesindedir. Bu nedenle örgüt üyesi kişinin TCK 302. maddesinde düzenlenen suçu işlemesi durumunda ayrıca örgüt üyeliği suçundan cezalandırılmaz.

Devletin egemenliğine ve bölünmez bütünlüğüne yönelik cebir ve şiddet içerikli eylemlerin kimi zaman 309. maddeyi de ihlal etmesi söz konusu olabilir. Bu suçun örgüt kapsamında işlenmesi durumunda örgütün amaçları içerisinde devletin egemenliğini ve bütünlüğünü bozma yer almamakta ise fail yalnızca anayasayı ihlal suçundan cezalandırılır (TCK 309). Örneğin, Yargıtay PKK terör örgütünün eylemlerini 302. madde de Hizbullah suç örgütünün eylemlerini 309. madde kapsamında değerlendirmiştir.

Devletin üniter yapısının değiştirilmesine ilişkin fikir açıklamaları ve bunların savunulması biçimindeki eylemler elbette bu suçu oluşturmaz. 302. madde ile yasaklanan husus, Devletin birliğini cebir ve şiddetle bozmaya yönelik eylemlerde bulunulmasıdır.

Amaca yönelik birden fazla eylem bulunmaktaysa, son eylem tarihinin suç tarihi olduğu kabul edilir.

TCK 221. maddesinde düzenlenen etkin pişmanlık kurumundan faydalanabilmesi için kişinin örgüt üyesi olması ve başkaca bir suç işlemeden örgütten ayrılması gerekmektedir. Buna karşın TCK 302. maddesinde ki suçu işleyen örgüt üyesinin örgütün faaliyeti kapsamında suç işlediği anlaşıldığından etkin pişmanlıktan yararlanması söz konusu değildir. Ayrıca etkin pişmanlığın düzenlendiği TCK 221. de tahdidi olarak sayılan kişiler arasında yer almamaktadır.

İLGİLİ YARGITAY VE BAM KARARLARI

Amaç suçu işlemeye elverişli araçlar

TCK 302. madde de tanımlanan Devletin Birliğini ve Ülke Bütünlüğünü Bozmak suçunun faili herkes olabilir. Failin bir örgüt mensubu olması da zorunlu değildir. Bu nedenle özgü suç vasfında düzenlenmemiştir. Nitekim örgüt üyesi olmaksızın TCK 314/3 ve 220/6 maddeleri gereğince örgüt üyesi olarak cezalandırılmayı kanun koyucu öngörmüştür. Bu nedenle silahlı terör örgütünün hiyerarşik yapısına dahil olmadan da örgüt adına amaç suçu işlemeye elverişli araç suçların işlenmesi halinde de TCK 302. maddesinde düzenlenen suç oluşacaktır. (16. CD,  Esas No:  2015/1157,  Karar No: 2015/1431)

Bombanın patlatılması vahim eylem 5237 sayılı TCK'nın 302/2. maddesindeki 'Bu suçun, işlenmesi sırasında başka suçların işlenmesi halinde, ayrıca bu suçlardan dolayı ilgili hükümlere göre cezaya hükmolunur''  şeklindeki hükme göre, sanıklar tarafından suç tarihinde Kurtalan ekspresi lokomotifinin  ön tekerlek sistemi üzerine yerleştirilen bombanın patlamasının, ölüm sonucunu doğurabilecek mahiyette olduğunun ekspertiz raporuyla belirlenmiş olması karşısında, sanıklar hakkında insan öldürmeye teşebbüs suçundan da zamanaşımı süresince dava açılıp, hüküm kurulması mümkün görülmüştür. (9. CD, Esas No: 2011/906,  Karar No: 2011/1623)

''Sanıklar M.B. ve O.Ö.'nün geceleyin kapalı olan bir iş hanında örgütün faaliyeti çerçevesinde kullanılmak üzere imal etmekte oldukları patlayıcı maddenin istem dışı patlaması sonucu kendilerinin yaralanmaları ve bir örgüt üyesinin de ölmesi şeklinde gerçekleşen olay bu haliyle TCK'nın 302/1. maddesinde belirtilen amaç suça yönelik hazırlık hareketleri niteliğinde olup, zarar tehlikesi doğurmaya elverişli icra hareketi niteliğinde bulunmadığından, anılan maddede tanımlanan suçun unsurlarının oluşmayacağı...,'' (9. CD, Esas No: 2011/10378, Karar No: 2011/30018)

Kaynakça:

BODUR, Nurullah/ÖZKUL, Eshat, Uygulamada Terör Örgütü ve Terör Suçları, Seçkin Yayınları, Dördüncü Baskı, Ankara 2019.

ARTUÇ, Mustafa, Pratik Türk Ceza Kanunu, Adalet Yayınevi,   Dördüncü Baskı, Ankara 2018.

Harvati, Ahmet, Örgütlü Suçlar, Adalet Yayınevi, Ankara,2016.

Kurt, Ş., Uygulamada Terör Suçları ve İlgili Mevzuat, Seçkin Yayınevi, Ankara,1998.


Web sitemizdeki tüm makale ve içeriklerin telif hakkı Av. Nusret Çetin' e aittir. Tüm makaleler hak sahipliğinin tescili amacıyla elektronik imzalı zaman damgalıdır. Sitemizdeki makalelerin kopyalanarak veya özetlenerek izinsiz bir şekilde başka web sitelerinde yayınlanması halinde hukuki ve cezai işlem yapılacaktır. Avukat meslektaşların makale içeriklerini dava dilekçelerinde kullanması serbesttir.

Avukat Nusret Çetin - Sorularınız için: Avukata Sor sayfasını ziyaret ediniz.