Esas No:
Karar No:
YARGITAY
16. Ceza Dairesi
2019/1582
2019/6838
Karar Tarihi: 06.11.2019
T.C.
TERÖR ÖRGÜTÜNE ÜYE OLMA SUÇU - ANKESÖRLÜ/SABIT
HATLARDAN PERIYODIK VEYA ARDISIK ARAMALARIN ÖZELLIKLERI
VE DELIL OLMA KABILIYETI - EYLEMLERIN DOGRU NITELENDIRILDIGI
VE KANUNDA ÖNGÖRÜLEN SUÇ TIPINE UYDUGU - TEMYIZ
DAVASININ ESASTAN REDDIYLE HÜKMÜN ONANMASI
ÖZET: Yargılama sürecindeki usuli islemlerin kanuna uygun olarak yapıldıgı, hükme esas alınan tüm
delillerin hukuka uygun olarak elde edildiginin belirlendigi asamalarda ileri sürülen iddia ve
savunmaların temyiz denetimini saglayacak biçimde eksiksiz olarak sergilendigi, özleri
degistirmeksizin tartısıldıgı, vicdani kanının kesin, tutarlı ve çelismeyen verilere dayandırıldıgı,
eylemlerin dogru olarak nitelendirildigi ve kanunda öngörülen suç tipine uydugu, yaptırımların kanuni
baglamda sahsilestirilmek suretiyle uygulandıgı anlasılmakla; sanık müdafiinin temyiz dilekçesinde
ileri sürdügü nedenler yerinde görülmediginden temyiz davasının esastan reddiyle hükmün
onanmasına karar verilmistir.
Dava ve Karar: Bölge Adliye Mahkemesince verilen hüküm temyiz edilmekle;
Temyiz edenin sıfatı, basvurunun süresi, kararın niteligi ve temyizin sebebine göre dosya incelendi
geregi düsünüldü;
Temyiz talebinin reddi nedenleri bulunmadıgından isin esasına geçildi;
Vicdani kanının olustugu durusma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içerigine göre
yapılan incelemede;
Sanıgın eylemlerinin hukuki nitelendirmesinin eksiksiz yapılabilmesi için olayların; FETÖ/PDY silahlı
terör örgütünün askeri mahrem yapısının genel olarak özellikleri, iletisim yöntemleri, bir iletisim aracı
olarak ankesörlü/sabit hatlardan periyodik veya ardısık aramaların özellikleri ve delil olma kabiliyeti
açısından da degerlendirilmesi gerekmektedir.
1- FETÖ/PDY SILAHLI TERÖR ÖRGÜTÜNÜN ASKERI MAHREM YAPILANMASI:
Ayrıntıları Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 26.09.2017 tarih ve 2017/956 - 2017/370 sayılı kararı ile
onanarak kesinlesen Dairemizin ilk derece sıfatıyla verdigi 24.04.2017 tarih ve 2015/3-2017/3 sayılı
kararında ve yine Dairemizin temyiz mercii olarak verdigi 14.07.2017 tarih ve 2017/1443 E -
2017/4758 sayılı onama kararında açıklandıgı üzere;
Sinerji Mevzuat ve Içtihat Programı Sayfa 1 / 35
Kendisini kısaca ‘Hizmet’ olarak tanımlayan FETÖ/PDY; paravan olarak kullandıgı dini, din dısı
dünyevi emellerine ulasma aracı haline getiren, siyasi, ekonomik ve toplumsal yeni bir düzen kurma
tasavvuruna sahip örgüt liderinden aldıgı talimatlar dogrultusunda hareket eden, bu amaçla öncelikle
güç kaynaklarına sahip olmayı hedefleyen, güçlü olmak ve yeni bir düzen kurmak için seffaflık ve
açıklık yerine büyük bir gizlilik içerisinde olmayı siar edinen, gizlilikten görünmez bir duvar insa edip bu
duvarın arkasına saklanan, böyle bir örgütlenmenin olmadıgına herkesi inandırmaya çalısarak ve
bunda basarılı oldugu ölçüde büyüyüp güçlenen, bir yandan da bu düsman üzerinden mensuplarını
motive eden, "Altın Nesil" adını verdigi kadrolarla sistemle çatısmak yerine sisteme sahip olma
ilkesiyle devlete tabandan tavana sızan, bu kadroların sagladıgı avantajlarla devlet içerisinde belli bir
güce ulastıktan sonra hasımlarını çesitli hukuki görünümlü hukuk dısı yöntemlerle tasfiye eden,
böylece devlet aygıtının bütün alt bilesenlerini ünite ünite kontrol altına almayı ve sisteme sahip
olmayı planlayıp, ele geçirdigi kamu gücünü de kullanarak toplumsal dönüsümü saglamayı amaçlayan
suigeneris bir suç örgütüdür.
Örgütün türü ve niteligi açısından degerlendirme yapıldıgında; örgütün kurucusu, yöneticileri ve
üyeleri arasında sıkı bir hiyerarsik bagın mevcut oldugu, gizlilige riayet ettigi, görünür yüzüyle gerçek
yüzü arasındaki farkı gizledigi, amaca ulasabilmek için yeterli eleman, araç ve gerece sahip oldugu,
amacının Anayasada öngörülen mesru yöntemlerle iktidara gelmek olmayıp, örgütün yarattıgı kaos
ortamı sonucu, demokratik olmayan yöntemlerle cebir siddet kullanmak suretiyle parlamento, hükümet
ve diger Anayasal kurumları fesih edip iktidara gelmek oldugu, bu amacı gerçeklestirmek için Polis ve
Jandarma teskilatı, Milli Istihbarat Teskilatı ve Genelkurmay Baskanlıgı gibi kuvvet kullanma yetkisine
haiz kurumlara sızan üyeleri vasıtasıyla, mesru organlara ve halka karsı silahlı saldırıda bulunmak
suretiyle amaç suçu gerçeklestirmeye elverisli öldürme, yaralama gibi çok sayıda vahim eylem
gerçeklestirdiginin, anılan örgüt mensupları hakkında 15 Temmuz darbe girisiminden ya da örgüte
mensubiyetlerinden dolayı açılıp bir kısmı derdest olan ya da mahkemelerce karara baglanan davalar,
bu davalarda dinlenen itirafçı sanıkların savunmaları ve gizli-açık tanık anlatımları, örgüt lider ve
yöneticilerinin açık kaynaklardaki yazılı ve sözlü açıklamaları, Emniyet Genel Müdürlügünün örgüt
hakkındaki raporu gibi olgu ve tespitler dikkate alındıgında; FETÖ/PDY küresel güçlerin stratejik
hedeflerini gerçeklestirmek üzerine kurulan bir masa olarak; Anayasada belirtilen Cumhuriyetin
niteliklerini, siyasi, hukuki, sosyal, laik, ekonomik düzeni degistirmek, Devletin ülkesi ve milletiyle
bölünmez bütünlügünü bozmak, Türkiye Devletini ve varlıgını tehlikeye düsürmek, Devlet otoritesini
yıkmak ve daha sonra ele geçirmek, temel hak ve hürriyetleri yok etmek, Devletin iç ve dıs güvenligini,
kamu düzenini bozmak amacıyla kurulmus bir terör örgütüdür.
Bu örgüt kurulusundan 15 Temmuz sürecine kadar örgüt lideri Fethullah Gülen tarafından belirlenen
ideolojisi dogrultusunda amaçlarını gerçeklestirmek üzere eylem ve fikir birligi içinde hareket etmistir.
Sahip oldugu ya da mensuplarının tasarrufunda bulunan araç gereç bakımından 5237 sayılı TCK'nın
314/1-2 maddesi kapsamında silahlı bir terör örgütü oldugu anlasılmıstır.
Dini unsurları temel alarak hareket ettigini iddia eden FETÖ'nün, dini degerler degismezken, zamana
ve sartlara göre kendisini degistirmesi, Ülkesi ve Devleti ile barısık olması beklenirken Devleti
kendisine hasım ve karsı cephe olarak görmesi, tüm yapısıyla açık ve seffaf olması gerekirken bir
istihbarat örgütü gibi "KOD isimler, özel haberlesme kanalları, kaynagı bilinmeyen paralar" kullanması,
yönetim kadrosunun faaliyetlerini yurt dısından idare etmesi ve Türkiye'ye gelmekten imtina etmesi,
hasımlarını saf dısı etmek için her türlü baskı, santaj ve yasa dısı faaliyeti kullanması, diger terör
örgütleriyle eylem ve söylem birligi içerisinde hareket etmesi, çesitli yabancı misyon temsilcileriyle
mahiyeti bilinmeyen görüsmelerde bulunması, söz konusu yapının casusluk faaliyetlerini de kapsayan
bir terör örgütü oldugunu ortaya koyan unsurlardır.
Sinerji Mevzuat ve Içtihat Programı Sayfa 2 / 35
FETÖ/PDY Silahlı Terör Örgütü hakkında yürütülen sorusturma ve kovusturmalar kapsamında
Emniyet Genel Müdürlügü Terörle Mücadele Daire Baskanlıgı tarafından 2019 yılı Ocak ayında
düzenlenen rapora göre;
a- Genel Olarak Mahrem Hizmetler ve Mahrem Yapılanma:
Devletin en kritik ve operasyonel birimlerine sızarak örgüt hesabına yürütülen gizli faaliyetleri ifade
eder. Bu kurumlarda Örgüt adına kadrolasma, abinin veya imamın emrine göre organize hareket etme
ve Örgüt amacına yönelik verilen görevleri ifa etmektedir.
Mahrem hizmetlerde; Fetullah GÜLEN veya Örgütün üst yönetim katından gelen talimatları,
dogrulugunu veya akla uygunlugunu, dini, hukuki, ahlakiligini sorgulamadan yerine getirecek, “mutlak
itaat ve teslimiyet gösteren özel seçilmis” örgüt mensupları kullanılmaktadır.
Mahrem hizmetlerde istihdam edilecek örgüt mensuplarının, zihin kontrollerinin saglanması, Örgütün
degerlerini ölümüne savunması, kör bir itaatkârlıga ulasması zaman almaktadır. Bu nedenle Örgüt,
agacın yasken egildiginin bilincinde olarak, mahrem hizmetlerde ihtiyaç duydugu tipte insanları,
genellikle ortaokul/lise döneminden itibaren kazanmaya çalısmaktadır. Örgüt içinde en önemli is, bu
sahısların bulunması, örgüte kazandırılması, yetistirilmesi, mahrem hizmetlere yönlendirilmesi ve
yerlestirilmesidir.
Bu sekilde bir sürecin ardından TSK içerisine sızdırılan Örgüt mensubu sayısının zamanla artması ile
birlikte FETÖ, TSK birimlerini yönlendirebilecek ve kontrol altında tutabilecek bir güce kavusmustur.
Sözde TSK yapılanması, Emniyet ve MIT yapılanması ile birlikte örgütün “Silahlı Kanadı’nı”
olusturmustur.
15 Temmuz 2016 darbe girisimi, Örgütün; mensupları sayesinde TSK’nın her türlü imkân ve silah
gücünü gerektiginde çıkarları dogrultusunda kendi halkına ve halkının iradesine karsı kullanmaktan
çekinmeyecegini açıkça göstermistir.
Örgüt dilinde Mahrem Yerler:
- TSK (Genelkurmay ve kuvvet komutanlıkları),
- Emniyet (EGM ve il emniyet müdürlükleri),
- Yargı (Adalet Akademisi, hâkimler/savcılar, HSK),
- MIT,
- Mülkiye (valiler/kaymakamlar),
- Bazı özel kurumları (TIB, ÖSYM, TÜBITAK),
Ifade eder.
Özel Hizmet Birimleri; TSK, Yargı, Emniyet, Mülkiye, MIT gibi kurumlardaki yapılanmayı ifade eder.
Örgüt asıl operasyonel gücünü bu birimlerden almıstır.
Örgütün gerek 17-25 Aralık 2013 öncesi ve sürecinde yapılan operasyonel faaliyetler, gerekse 15
Temmuz 2016 darbe girisiminin planlama ve uygulaması Özel Hizmet Birimleri tarafından
yürütülmüstür.
Özel Hizmet Birimlerinde hücresel yapılanma söz konusudur. Bu birimlerin desifre
Sinerji Mevzuat ve Içtihat Programı Sayfa 3 / 35
olmasını önlemek için uygulanan hücresel yapılanmada; bir Örgüt mensubunun, en fazla bir üst
sorumlusunu ve/veya bir altında bulunan Örgüt mensubunu tanıması amaçlanmaktadır.
b -Mahrem Yapılanmanın Isleyisi:
Örgüt için en önemli kurumlar olan TSK, Emniyet, MIT ve Yargı organlarına yerlestirilecek ögrenciler,
“Talebe Imamları” tarafından belirlenmekte ve durumlarına göre sınıflandırılarak o yönde ders
çalısmaları saglanmaktadır.
Bu ögrenciler talebe evlerinden alınarak mahrem yapı dısındaki kisilerin bilmedigi ve sadece mahrem
hizmetlerde kullanılan “Özel Evlere” yerlestirilmektedir.
Evlere yerlestirilen ögrencilere kod isim verilmekte ve özel derslere tabi tutulmaktadır.
Örgütün mahrem yapısı tarafından ele geçirilen Askeri Liselere Giris ve Polis Koleji Giris Sınav
soruları Talebe Imamları aracılıgıyla bu okullar için hazırlanan ögrencilere ezberletilerek sınavlarda
basarılı olmaları saglanmaktadır.
Bu okullara giris için yapılan çalısmaların bosa gitmemesi için ögrencilerin saglık durumları önceden
örgüt tarafından incelenmekte ve engel hali bulunmayanlar seçilmektedir.
Her seye ragmen saglık raporunda bir sorun çıkması halinde ilgili hastanelerdeki örgüt mensupları
aracılıgı ile uygun raporun verilmesi saglanmaktadır.
1985 yılında Örgüte mensup bazı ögrencilerin askeri liselerden atılması üzerine örgüt tarafından
strateji ve sistem degisikligine gidilerek, askeri liselere ve Polis Kolejine yerlestirilen ögrencilerin, bu
okullardaki ögrenimleri süresince de kendilerini bu okullara hazırlayan “Talebe Imamı” tarafından
takibi saglanmıstır.
Talebe Imamı, sorumlu oldugu ögrenciyi genelde on bes günde bir kez ziyaret etmekte, ziyaret
gerçeklesmezse ikinci bulusmanın ne zaman ve nerede gerçeklesecegi mutlak surette
belirlenmektedir. Bu görüsmeler, katı kurallarla belirlenmis yüksek gizlilik içerisinde
gerçeklestirilmektedir.
15 Temmuz 2016 darbe girisimi sonrası TSK içerisindeki yapılanmaya yönelik yapılan sorusturmalar
akabinde alınan ifadeler ve yapılan tespitler sonucu gün yüzüne çıkarılan bilgilere bakıldıgında;
“Örgütün TSK içerisinde farklı bir yapılanmaya gittigi, tamamen hücre tipi, birbirinden habersiz ve
bagımsız üniteler olusturuldugu, bu ünitelerin sivil abilerin/imamların sorumlulugunda üst düzey
komutanlar (general, albay, yarbay, binbası), alt rütbede subaylar (yüzbası, üstegmen, tegmen) ve
astsubay gruplarından olustugu”,
Tespit edilmistir.
c- FETÖ/PDY Silahlı Terör Örgütünün Askeriye Içindeki Yapılanma Sekli ve Süreci:
aa- Birim Yapılanması Terminolojisi:
...KUVVETLERI/KOMUTANLIGI BIRIM SORUMLUSU: ...Kuvvetleri Komutanlıgı içerisindeki FETÖ
yapılanmasının en üst birimidir. Birim sorumlusu Fetullah Gülen veya görevlendirdigi kisi ile direk
olarak görüsen, emir ve talimat alan, …….Komutanlıgı içerisindeki bilgi/belgeler kendisine ulastırılan,
yapılanma içerisindeki alt birimlerden sorumlu olarak görev yapan örgüt mensubudur.
Sinerji Mevzuat ve Içtihat Programı Sayfa 4 / 35
MÜDÜR (MD): Ildeki askeri yapılanmasının sorumlusu olan, il imamı veya il Egitim Danısmanı ile
arasında herhangi bir bag bulunmayan, dogrudan temsilciye baglı olan örgüt yöneticisini ifade eder.
MÜDÜR YARDIMCISI: Müdürün talimatlarını yerine getiren aynı zamanda yapı içerisinde faaliyet
yürüten sahısların sorunlarını müdüre aktaran ve örgüt adına raporlama yapan kisiyi ifade eder.
BELGE ENFORMASYON YÖNETICISI (BEY): Ögrencilerden (subaylar) ögretmenlere onlardan da
Bilginlere aktarılan bilgilerden teyide muhtaç ve arastırılması gerekenlerin detaylı inceleme ve
degerlendirmesini yapan kisidir.
BILGIN: Yapı içerisinde müdür yardımcısı konumunda olan, fisleme ve bilisim isleri ile bizzat ilgilenen
örgüt mensubunu ifade eder.
ÖGRETMEN: Müdür yardımcılarına baglı olarak askeri personel ve askeri ögrenciler ile sohbet
toplantısı yapan, himmet toplayan ve askeri personel ve ögrencilerden sorumlu olan kisiyi ifade eder.
ÖGRENCI: Ilgili kuvvet komutanlıgında görevli olan ve aynı zamanda FETÖ üyesi askeri sahıslara
verilen isimdir.
TASIYICI: Ilgili kuvvet komutanlıgında görevli FETÖ üyesi askeri personelden (ögrenci) gelen bilgi ve
belgeleri üst örgüt mensuplarına sifreli flash veya yutmaya elverisli micro-sd kart içerisinde tasıyan
örgüt üyesidir.
GEZICI: Birim/Bölge yapılanması içerisinde birim ile bölge arasındaki koordinasyonu saglayan örgüt
unsurları GEZICI olarak tabir edilirler. Askeri okul/polis okulu ögrencileri ile ilgili olarak birim bölgeden
düzenli olarak rapor alır.
SERREHBER: Örgüte ait okul ve dershanelerde çalısan ögretmenlerden sorumlu kisiyi ifade eder.
EGITIM DANISMANI (ED): Illerde BÖLGE içerisinde yürütülen tüm faaliyetlerden sorumlu olan ve bu
faaliyetleri yöneten kisiyi ifade eder.
SERDOKTOR: Illerde doktorlar ile görüsüp edindigi bilgileri E.D’lere raporlayan kisiyi ifade eder.
DOKTOR (Dr.): Örgüte mensup olan askeri okulları ve polis okullarını kazanmıs olan ögrencileri örgüt
adına ögretmenlik yapan kisiler üzerinden takip eden ve durumları hakkında rapor alan kisiyi ifade
eder.
GÖZCÜ: Askeri lise ve harp okulundaki örgüt mensubu ögrenciler ile ilgilenen ve her on bes günde bir
okul dısında bulusma yapan talebe abisine verilen isimdir.
ARAMA/TARAMA MESULÜ (ATM): Hem birimde hem de bölgede faaliyet yürüten ATM'ler örgüt
mensuplarının üzerlerinde ve evlerinde suç unsuru olusturabilecek örgütsel bilgi, belge, dijital
materyal bulunup bulunmadıgının tespitini yapan ve dijital cihazları formatlayarak delilleri ortadan
kaldıran örgüt mensuplarıdır.
L MESULLERI: Asker ve polis yapılması düsünülen 8. ve 12. sınıf ögrencileri ilgilenen örgüt
mensuplarıdır.
ÜMIT MESULÜ: Örgüt ile irtibatı zayıflayan örgüt mensubunun tekrar örgütle irtibatını saglamakla
görevli örgüt mensubudur.
IZDIVAÇ MESULÜ: Yapı içerisinde evlilikleri organize eden sorumludur.
Sinerji Mevzuat ve Içtihat Programı Sayfa 5 / 35
bb- Genel Olarak:
Örgütün TSK içerisinde farklı bir yapılanmaya gittigi, tamamen hücre tipi, birbirinden habersiz ve
bagımsız üniteler olusturdugu, bu ünitelerin sivil abilerin/imamların sorumlulugunda üst düzey
komutanlar (general, albay, yarbay, binbası), alt rütbede subaylar (tegmen, üstegmen, yüzbası) ve
astsubay gruplarından olustugu tespit edilmistir.
FETÖ’nün askeri yapılanmasının adı örgüt tarafından birim olarak adlandırılmaktadır. Her askeri
kuvvetin (kara, hava, deniz, jandarma) basında bir sorumlunun bulundugu, onların altında Türkiye’nin
cografi bölgelerine/birimin bulundugu yerlere göre ayarlanmıs olan bölge temsilcileri’nin yani bölge
sorumlularının bulundugu, temsilcilerin altında müdürlerin bulundugu, personel (ögrenci) sayısına
veya bölgenin büyüklügüne göre müdürlerin sayısının da degistigi, müdürlerin altında müdür
yardımcılarının bulundugu, müdür yardımcılarının altında ögretmenlerin bulundugu, bu sekilde
isimlerin kullanılma amacının ise dikkat çekmemek için oldugu, ögretmenlerin onların altında bulunan
askeri personel ile ilgilendikleri, askeri personelin ortak adının “ögrenci” oldugu anlasılmaktadır.
Örgütün askeri mahrem yapılanmasında Deniz Kuvvetleri Komutanlıgı ve Sahil Güvenlik Komutanlıgı
içerisindeki askeri personel, bir bütün olarak ele alınmaktadır ve aynı mahrem yapılanma tarafından
yönetilmektedir.
Birim yapılanmasında yer alan örgüt mensupları arasında gerçeklestirilen toplantılarda (temsilcimüdür,
müdür-müdür yardımcısı ve müdür yardımcısı-ögretmen) görüsülen konular genel olarak
söyledir:
-Ögrencilerin (askeri personel) durumunun görüsülmesi; okuyan ögrencilerden isim bazlı
olumlu/olumsuz bir durum olup olmadıgı,
-Personelin durumunun görüsülmesi; çalısanlar ile alakalı varsa özel/genel gündem konuları, örgüt
mensubu olmayan personel hakkında bilgi toplanması,
-Genel Gündemler; Tedbir, okuma/izleme/Fetullah GÜLEN’den gelen örgütsel notlar,
-Mevsimsel Gündemler; Sene bası, tatiller, tayin dönemleri, sicil, okuyan ögrencileri illerinde ziyaret,
(sömestr ve yaz tatili)
-Izdivaç; Evlenme asamasında olan adayların bölge ile irtibat kurularak tanıstırılması,
- Diger/Manevi; Okunan kitaplar, BAMTELI, notlar,
Örgütün yönetim modelinde alınan kararların ve verilen talimatların emir-komuta zinciri içerisinde
tepeden en alt hücreye kadar ulastırılması ve asagıdan yukarıya dogru raporların verilmesi söz
konusudur.
Bu çerçevede müdür yardımcıları tarafından, ögretmenler ile yapılan toplantı sonucu olusan gündem
ve raporlar Müdür pozisyonundaki örgüt mensuplarına, Müdürler ile yapılan toplantı sonucu olusan
talimat ve gündemler ögretmenlere aktarılmaktadır.
cc- Kadrolasma Süreci:
Örgüt tarafından seçilerek yetistirilen elemanlar, örgütün hedefleri dogrultusunda kamu ve özel
sektörde istihdam edilmektedir. Kamudaki örgütlenme anlayısı, herhangi bir cemaatin üyelerinin
devletin kademelerinde yer almasının ötesindedir.
Devletin kamu kurumlarına yerlesme, her vatandasın hakkı olarak görülse ve Fetullah GÜLEN
tarafından bu hak kılıf olarak kullanılmaya çalısılsa da gizlenmeye çalısılan bir
Sinerji Mevzuat ve Içtihat Programı Sayfa 6 / 35
gerçek vardır. Bu gerçek; FETÖ’nün sınav sorularını çalması, kumpas davalarıyla örgüt mensubu
olmayanları tasfiye etmesi ve örgütün devlette monopol olmaya çalısması, hizmet asabiyyetinin
sonucu olarak örgüt mensuplarının hizmet aidiyetini Türkiye Cumhuriyeti vatandaslıgından üstün
görmesi, sadakatlerin devlete degil örgüte sunulması, devlet hiyerarsisi yerine örgüt hiyerarsisinin
konulması, emirlerin sivil örgüt imamlarından alınması gibi birçok somut olayda görülmektedir.
Bu gibi somut olaylar da göstermektedir ki FETÖ mensubunun devletin kamu kurumlarına
yerlesmesi/yerlestirilmesi degil, sızması ve halk tabiriyle ayrık otu gibi bulundugu yerleri isgal etmesi
söz konusudur.
15.07.2016 tarihli darbe girisimini gerçeklestiren FETÖ/PDY terör örgütünün Türk Silahlı Kuvvetlerimiz
içerisindeki yapılanmasının "Mahrem Hizmetler" olarak isimlendirildigi ve yapılanmada gizlilige azami
derecede riayet edildigi bilinmektedir.
Genellikle ortaokul/lise döneminde kazanılan sahısların, örgütsel ideolojiye uygun olarak yetistirilerek
örgüt mensuplarınca özel bir sınavdan geçirilen bu sahısların, örgütün mahrem yapılanmasını
olusturan birimlerde istihdam edilmesine örgütün oldukça önem verdigi ve mahrem hizmetlerde
kullandıgı görülmektedir.
Askeri mahrem yapılanmasında yer alan bir örgüt mensubunun hayatını dört evrede özetlemek
mümkündür. Bunlar su sekildedir:
- Birinci evre; Isık evi,
- Ikinci evre; Hususi/özel ev,
- Üçüncü evre; Askeri okullardaki egitim süreci,
- Dördüncü evre; Birim yapılanması,
Çocuk yasta örgüte kazandırılan ögrenciler, talebe evlerinden alınarak mahrem yapı dısındaki kisilerin
bilmedigi ve sadece mahrem hizmetlerde kullanılan özel evlere yerlestirilmektedir.
Örgüt mensupları, ortaokul ve lise dönemlerinden itibaren düzenli olarak örgüt liderinin ses veya
görüntü kaydı haline getirilmis vaazlarını, kitaplarını sohbet toplantılarında dinlemekte, izlemekte ve
okumaktadır. Sohbet toplantıları, örgüt tarafından masum dini faaliyetler gibi gösterilmeye çalısılarak
ardındaki örgütsel fikir ve idealler gizlenmektedir. Oysaki bu toplantılarda, dini kılıf altında ya da
buzdagının görünmeyen yüzünü olusturan kısımlarında örgütsel bir bakıs açısı kazandırılmaktadır.
Örgütün elinden geçen ve endoktrine edilen örgüt mensuplarının bu bakıs açısını kazanmaması, söz
gelimi askeri mahrem yapılanmada yer alan bir örgüt mensubunun bu ses kayıtlarını ve videoları
izlememesi mümkün degildir. Çünkü bu örgüt mensuplarının ikna edilmesi, kandırılması, gönülden
baglanarak örgüt ideallerine hizmet etmesi için ordunun içerisinde bulunmalarının elzem oldugu,
kendilerini gizlemezlerse orduda barındırılmayacagı, bu yüzden tedbir uygulamaları gerektigi,
hedefledikleri amaçlara yönelik propaganda yapılmakta ve bu propaganda sohbet toplantılarında
kitap, kaset vb. sekillerde adeta elemanların beynine islenmektedir. Sonuç olarak bu propaganda,
yolu ısık evlerine düsmüs, sohbet toplantılarına katılmıs herkese uygulanan standart bir örgüt
uygulamasıdır.
Bir örgüt mensubunun bütün bu hayat evreleri, sohbet toplantılarına katılmakla geçer. Örgütün temel
diregi, olmazsa olmazı bu toplantılardır. Nitekim terör örgütü lideri bu konuda sunları söylemistir:
Sinerji Mevzuat ve Içtihat Programı Sayfa 7 / 35
“Evvela kendimiz bu hizmetin büyüklügünü kabul edelim, baskalarına anlatmadan. Evet, yani bu öyle
bir hizmettir ki bunu mütevelli toplantısındaki bir aksam bile hiçbir seye feda edilemez. Ne kadar feda
edilemez yani? Mesela annemiz babamız ölse feda edilemez. Gider geçer, belli bir fasıldan sonra
basında durur kaldırırız. Ama buraya gelinir. Çünkü bir arkadas iki arkadas buraya gelmeyince
gelenlere gelinmiyor olabilecegi fikri verilir. Gelenlerin sevki söndürülür. Kuvveyi maneviyesi kırılır. Biz
her bir yerlerimiz su cemaatin Kuvveyi maneviyesini takviye etmek üzere el ele tutup omuz omuza
verme mecburiyetindeyiz. Ihlası salesinde buna temas ediyor. Birisinin geriye durması diger
arkadasları (...) sarsabilir. Allah’ta diyor, o fabrikayı katar karıstırır, o saatin çarklarını katar karıstırır
diyor. Demek biz öyle fabrikanın çarkları öyle saatin çarkları haline gelmisiz ki bu çarklardan bir tanesi
dursa muvakkaten bu durgunluk, duraklama bütün çarklara sirayet ediyor. Birbirimizle çok
bütünlesmisiz. Bu bütünlesmenin manevi keyfiyetini yani tablonun öbür yanını ben göremiyorum,
tahminde edemiyorum. Fakat Allah bir araya gelmeyi böyle bu bütünlesme adına çok önemli sayıyor.
Önemli kabul buyuruyorsa sayet bizim için bu çok önemli olmalıdır. Biz burada bir cemaat teskil
ediyoruz ve Allah’ın eli cemaatle beraberdir. (...) Arkadaslarımız cennete giden yollardaki tıkanıklıkları
açacak, herkesi gelmeye mecbur edecekler. (...) O zaman bu fedakâr arkadaslarımıza bir gece
gelmemeye bir sey takdir edelim. Bir gece mütevelliye gelmezse acaba ne takdir edelim? Bugünkünü
muaf tutacagız. Mesela N. Bey yok, (X) yok, mesela C. bey de yok. Basınız sag olsun. O aksatmazdı
da benim seyimdi o, izin alması lazım giderken, manevi seyin yanında bir sey takdir edelim.
Veremezlerse ben vereyim onu. Öyle bir sey söyleyelim ki ben veremeyeyim onu. Mehmet Bey diyor
ki bir senelik burs versin. (Konusmalar) Bir kere atlatana bir senelik burs takdir edelim. Ne güzel sey
yine cennete giden yolda tıkanıklık açılıyor.”
Sohbet toplantılarını, çesitli alt baslıklar altında incelemek ve sınıflandırmak mümkündür. Ortaokul
döneminden irtibata geçilen çocuk yastaki kisilerin katıldıgı sohbet toplantıları “keyfiyet” odaklıdır. Bu
toplantı türünde, evlere gelenlere yogun ideolojik egitim programı uygulanmaktadır. Bunun haricinde
sivil/bölge yapılanmalarında ve mahrem yapılanmalarda gerçeklestirilen toplantılar ise, iki genel
kısımdan olusmaktadır. Birincisi keyfiyet denilen örgütsel bag olusumunu saglayan, destekleyen ve
gelistiren kısım, ikincisi örgüt idaresi ve stratejileri ile alakalı “is/meslek” konularının görüsülmesi
kısmıdır.
Keyfiyet odaklı toplantıların isleyisine bakıldıgında;
-“Pırlantalar” olarak adlandırılan Fetullah GÜLEN’in kitaplarını okuma,
-Önceden kayda alınmıs sesli ve görüntülü kayıtlarını dinleme ve izleme,
-Haftalık Bamteli sohbeti, Sızıntı, Çaglayan dergisi vb. yazılarını okuma/izleme,
-Örgüt mensubu yazarların kitapları, yazılarından kesitler okunması, anlatılması vb. faaliyetler,
Ile örgütsel degerler asılanmaktadır.
Daha önce de açıklandıgı gibi bu faaliyetler rastgele degildir, belli bir plan dâhilinde, belli bir sistematik
içinde, zamana yayılarak ısık evlerine gelmesi saglanan herkese uygulanmaktadır. Bu toplantıların
belli bir takvime göre, önceden belirlenmis hedeflere ulasılacak sekilde ayarlandıgı ele geçirilen
belgelerde açıkça görülmektedir. Bir yıl içinde sohbet toplantılarına katılan kisilere örgütün temel
degerlerinin hemen hemen hepsinin egitiminin verildigi anlasılmaktadır. Ondan sonraki süreçte de her
yıl, yine belli bir plan-program dogrultusunda bu degerler çerçevesinde “ideolojik örgüt egitimi”nin
verilmeye devam ettigi görülmektedir.
Sohbet toplantılarının fonksiyonlarına, verilen ideolojik egitimin içerigine bakıldıgında;
Sinerji Mevzuat ve Içtihat Programı Sayfa 8 / 35
-Olaganüstü kisilik bilincinin asılanması, (Fetullah GÜLEN’in insanüstü özelliklere sahip, ilahi irade
tarafından seçilmis ve özel bir misyonla dünyaya gönderilmis, her dedigi ilahi iradenin isteklerini
yansıtan ve yanlıs olması mümkün olmayan bir kisi olduguna iman edilmesi)
-Kutsal dava fikrinin yerlestirilmesi (Fetullah GÜLEN’in olaganüstülügüne iman etmis kisilerin, ona
verilen kutsal görevleri, ona baglanan kutsal ordusuyla basaracagına olan inanç)
-Ham olarak gelen hedef sahısların örgüt elemanına dönüstürülmesi, bu hedef sahıslara örgütün
ideolojisi ile ögretilerinin empoze edilmesi,
-Toplantıya katılanların bireysel dönüsümlerinin saglanması ve radikallestirilmesi,
- Grup aidiyetinin keskinlestirilmesi,
- Dayanıklılık, katı disiplin ve mutlak itaatin saglanması,
- Baglılık, güven ve sadakatin olusturulması,
- Birlik ruhunun saglanması,
- Örgüt idealleri dogrultusunda mücadele ederken basa gelebilecek her türlü zorluk ve acıya (örgüt
içinde imtihan olarak adlandırılır) karsı insanı kayıtsız kılan bir dayanıklılık kazanılması, psikolojik
olarak önceden hazırlanılması,
-Hizmet ugruna ölmenin erdemi ve mükâfatının cennet oldugu bilincinin yerlestirilmesi,
- Moral degerlerin ve mücadele kapasitesinin yükseltilmesi,
Seklinde oldugu görülmektedir.
Sohbet toplantılarının örgütün temellerinin dayandıgı en önemli tasıyıcı sütun olması dolayısıyla
gizlenmesi ve dıs müdahalelere karsı çesitli sekillerde korunması gerekmektedir. Örgüte hâkim olan
gizlilik ilkesi, diger uygulama ve faaliyetlerde oldugu gibi sohbet toplantılarının da koruyucu kalkanıdır.
Bu toplantıların ne zaman, nerede yapıldıgı açık ve seffaf degildir. Özellikle mahrem hizmetler
toplantılarının gizliligi için birçok tedbir uygulanmaktadır. Yine gizlilik ilkesi geregi bu toplantılar, “dini
faaliyet, dini sohbet” kılıfı altında hedef saptırma yöntemi kullanılarak ardındaki örgüt gerçekleri
saklanmaya çalısılmaktadır.
Örgütün toplantılara bakısı gayet nettir. Elemanların örgüt içi degerinin, toplantılara katılma durumuna
göre belirlendigi örgütten ele geçirilen bütün belge ve dokümanlarda açıkça görülmektedir.
Toplantılara aksatmadan, düzenli katılanlar ele geçirilen bütün fisleme belgelerinde en sadık, en
yüksek mertebede yer alan kisiler olarak nitelendirilmektedir. Ara sıra aksatanlar, bir alt basamakta
yer almakta ve kendi içinde aksatma sıklıgına göre sıralanmakta/sıralanabilmektedir. Aksatma sıklıgı
artanlar ve gelmemeye baslayanlar “Ümit” pozisyonuna düsürülmekte, bunlar da kendi içinde
kategorilere ayrılarak ve tekrardan kazanılmak bunlara özel stratejilerle yaklasılmaktadır. Bu çabaların
da sonuçsuz kalması ve kisinin irtibatı keserek toplantılara katılmaması örgütten çıkma anlamına
gelmektedir.
Diger terör örgütleriyle mukayese edilemeyecek ölçüde gizlilige büyük önem vermesi, yasadısı
faaliyetlerinin bilinmesinin önüne geçmek ve meçhulde kalmasını saglamak, örgüt mensubunun
güvenligini saglamak, örgüt mensubunun kriptolanması ile desifre
Sinerji Mevzuat ve Içtihat Programı Sayfa 9 / 35
olmasını engellemek, yapılması planlanan eylemin veya yasadısı faaliyetin basarıyla
gerçeklestirilmesini temin etmek, yasadısı faaliyetlerin akabinde mümkün oldugunca az iz ve emare
bırakmak amacına yönelik KOD ADI kullanılmakta ve yine mahrem hizmetlerde kullanılan evlere
yerlestirilen ögrencilere özellikle KOD isim verilerek özel derslere tabi tutulmaktadır.
Örgütün neredeyse tüm uygulamalarında oldugu gibi gizlilik de istismar edilen dini kavramlarla
kamufle edilmekte, örgüt jargonunda TEDBIR olarak adlandırılmaktadır.
Böylelikle, askeri ögrenci olarak Türk Silahlı Kuvvetlerine yerlestirdigi mensuplarını ikiser üçer kisiden
olusan, birbirinden ayrı ve habersiz hücreler halinde sözde abilerin sorumluluguna vermis, kod adı
vererek gerçek isimlerini gizledigi bu örgüt üyelerinin, hiçbir hücre diger bir hücreden haberdar
olmayacak sekilde, ayda sadece bir-iki kez örgütün evlerine gitmelerini saglayarak ya da dısarıda yüz
yüze görüserek desifre olmalarının önüne geçmeye çalısmıstır. Türk Silahlı Kuvvetlerine sızan
elemanların korunması, orduda tutunabilmesi ve arkadan gelenlerin önünün açılabilmesi için her türlü
yol ve yöntemin uygulandıgı anlasılmıstır.
Askeri Mahrem Yapılanmada örgüt, özel olarak seçip yetistirdigi elemanlarını askeri okullara sokarak
dikey büyüme stratejisini takip etmekte, Emniyet Mahrem Yapılanmasında oldugu gibi sızdırdıgı bu
elemanlarını kullanarak kendi örgütüne mensup olmayan ögrencileri saflarına çekerek yatay büyüme
stratejisini uygulamadıgı görülmektedir.
Türk Silahlı Kuvvetleri’nin egitim birimlerine giren ögrencilerin örgütsel görevi hedef üniteye girmekle
sonlanmaz. Ögrenci sınavı kazandıktan sonra, kendisini hazırlayan abisi ya da onun yerine
görevlendirilen baska bir abi ile takibi yapılır. Bu abiler vasıtasıyla hedef ünitelere sokulan örgüt
mensubu ögrencilerle sık sık görüsülür. Irtibatın hiçbir zaman koparılmadıgı FETÖ mensuplarının
sadakatlerine göre gruplara ayrılarak egitim hayatları boyunca bir an olsun bos bırakılmadan verilen
görevleri yerine getirmesi istenir. Ögrenci okulu bitirene kadar bu islemler, bu sekilde büyük bir
gizlilikle devam eder.
Hususi/mahrem yapılanmaya yerlestirilmesi planlanan bir ögrencinin sınav öncesi gelisim asamasını
takip etmek ve görülen aksaklıklar varsa giderilmesini ve Birim Yapılanması ile Bölge Yapılanması
arasındaki baglantıyı saglayan, koordinasyon görevleri olan, örgüt mensuplarının devlet birimlerine
sızdırılmasına ve yerlestirilmesine islerlik kazandıran ve mahrem yapılanmanın devamlılıgına katkıda
bulunan gezici yapılanmasında görevli örgüt mensuplarının; yılda bir veya iki kez de hususi/mahrem
yapıda olup sonraları irtibatını koparan ve yapı içerisinde arıza olarak adlandırılan muvazzaf kisilerden
sorumlu olup, bunların tekrar yapıya kazandırılmasında görev alan ümitçi diye tabir edilen yapılanma
ile görüsmeler yaptıkları tespit edilmistir.
Bu görüsmelerde; ümitçi grubunun, gezici’lerden genellikle arıza’ya düsen sahıslar hakkında yardım
talebinde bulundugu, bu kapsamda ümitçilerin sahsın daha iyi tanındıgı ve sahısla ilgili toplanan her
türlü bilgilerin de bulundugu elemanı ilk yetistiren bölgeden sahısla ilgili ayrıntılı bilgileri kendilerine
vermelerini gezicilerden istedigi, gezicilerin de ümitçilerin isteklerini ilgili ilin egitim danısmanı’na ilettigi
anlasılmıstır.
Örgütten kopma asamasına gelmis, devri tamamlanamayan ögrencilerin tekrardan örgüte katılımının
saglaması amacıyla, ögrenciler sistem üzerinden Ümit yapılanmasına aktarılır.
Ögrenci, eger okuldan yeni mezun olarak birim yapılanmasına aktarılmıs ise birimden koptugu anda
sistem üzerinden bir önceki geldigi yerdeki sorumlularına ulasılır. Hangi ilden askeri okula
kazandırıldıysa o ildeki Doktor-Gezici-Ögretmen olarak adlandırılan sorumlusuna ulasılır ve
ögrencinin (askeri personel) nerede, nasıl, neden koptuguna iliskin rapor verilir.
Sinerji Mevzuat ve Içtihat Programı Sayfa 10 / 35
Doktor-Gezici-Ögretmen olarak adlandırılan sorumlular tekrar ögrenci ile görüserek yapılanmaya
kazandırılmaya çalısılır. Bunun için ögrenci (askeri personel) olan sahsın yapı içerisinde bulunan aile
mensubu, atandıgı ildeki sorumlusu ve ilk geldigi ildeki sorumlusu ile bir araya gelinir. Hem arkadaslık
iliskileri, aile iliskileri, devrelerinden yapı içerisinde olan beraber grup olmus oldugu halen birimde
ögrenci olanlar devreye sokularak kopma asamasında olan ögrenci tekrar birim yapılanmasına
alınmaya çalısılır.
Bu asamada kopma asamasındaki ögrenciye yapıdan çıktıgı takdirde çok büyük sefkat tokadı
yiyecegi, askeri okulu kazanmasında bir sürü insanın emeginin oldugu söylenerek psikolojik baskı
yapılır.
Ögrenci (askeri personel) hala birim yapısına devam etmek istemiyorsa ögrencinin görev yaptıgı
yerdeki birim içerisinde faaliyet gösteren bir ögrenciye, ayrılmak isteyen sahsı zimmetleyerek takibini
yapar. Buna ragmen örgüte geri kazandırılamazsa örgüt tarafından “sefkat tokadı” olarak tabir edilen
adli veya idari müeyyidelere tabi tutulur.
Örgütün yüksek gizlilik seviyesinde örgütlendigi TSK içerisindeki kadrolasma süreci stratejik noktaların
isgali ile baslayıp, belirlenen öncelik sırasına göre zamanla bütün birimlerin ele geçirilmesini
kapsamaktadır. Çok öncelikli hedeflerden daha az öncelikli hedeflere dogru, elde edilmesine dayanan
bir planlamaya göre yapılmaktadır.
Bu kadrolasma süreci; ögrencinin/elemanın bulunması, mahrem yapıya seçilmesi, hazırlanması,
sınava sokulması ve kazandırılması, subay ve astsubay yetistiren egitim birimlerinde irtibatının ve
ideolojik egitiminin devam ettirilmesi, meslek hayatına geçtiginde örgüt elemanı olarak örgütsel
faaliyetlere istirak etmesi ve hayatının örgütün hedefleri dogrultusunda sürdürmesini kapsamaktadır.
Meslek hayatına baslayan örgüt mensubu askeri personel; maasından yaklasık %10 (evlilik durumuna
göre degiskenlik gösterebiliyor) veya üstü himmet adı altında para vererek örgüte finansman
saglamakta, evlilik kararı vermesi durumunda örgütün izin verdigi kisiyle evlenmekte, toplantılara
katılarak ideolojik baglarını sürekli canlı tutmakta, devlet içerisinde kalması gereken bilgileri dısarı
sızdırarak sivil sorumlusuna aktarmaktadır. Yine örgütün uygun görmedigi bir sahısla evlenmenin ise
örgüt tarafından olumsuz karsılandıgı ve müeyyidesinin oldugu bilinmektedir.
Bütün bunlar, örgüt mensuplarının en özel bireysel alanına dahi örgütün büyük ölçüde nüfuz ettigini ve
akrabalık baglarından bile daha saglam olan örgütsel bagların mesleki hayatları boyunca devam
ettigini göstermektedir.
2- ÖRGÜTSEL TOPLANTILAR IÇIN ILETISIM KURMA YÖNTEMLERI:
Dünya genelinde 160 ülkede faaliyet gösteren ve binlerce mensubu olan örgüt açısından, iç
haberlesme, talimatların alınıp verilmesi, gelismelerin güvenli ve zaman kaybetmeksizin aktarılması,
faaliyetlerin saglıklı bir sekilde yürütülmesi hayati öneme sahiptir.
Faaliyet alanlarının çesitliligine paralel olarak örgütün haberlesme yöntemleri de çesitlilik arz
etmektedir. Örgütün neredeyse tüm uygulamalarında oldugu gibi haberlesme yöntemlerinde de gizlilik
içerisinde iletisim saglamaya özen gösterilmektedir.
Örgütün Iletisimde Kullandıgı Yöntemlerin;
- Yüz yüze/bulusma,
- Canlı kurye,
Sinerji Mevzuat ve Içtihat Programı Sayfa 11 / 35
- Kriptolu IP hattı,
- Not ile haberlesme,
- Basın yayın üzerinden talimat verme,
- Sosyal medya (Facebook, Twitter vb.),
- Telefon (GSM, operasyonel hat, ankesör/büfe arama),
- Iletisim/haberlesme programları (ByLock vb.),
Oldugu anlasılmaktadır.
Canlı kurye kullanılması, en saglıklı haberlesme yöntemlerinden biri olarak kabul edilmektedir. Talimat
almak ve faaliyetler hakkında bilgi vermek amacıyla dogrudan ABD/Pensilvanya'ya gidilerek örgüt
lideri ile yüz yüze görüsülmekte ve talimatlar bizzat alınmaktadır. FETÖ elebasının “çok önemli
hususların yüz yüze (Ru Be Ru) görüsülmesi" yönünde talimatlarının olduguna dair bilgiler mevcuttur.
Örgüt toplantılarında verilen talimatlar ufak kâgıtlara yazılmakta hatta bunların lüzumu halinde yok
edilebilmesi için yenilebilir özellikte olması saglanmaktadır.
Kiralık hatlar vasıtasıyla kriptolu IP telefon kullanılması, özellikle yurt dısındaki okullarla irtibatta
kullanılan yöntemlerdendir.
En kolay ve önemli haberlesme araçlarından biri GSM hatlarıdır. Bu hatlar, genel olarak baskası
adına kayıtlı ya da örgüt kontrolündeki kurum/kurulus adına kayıtlı olan, abone bilgilerinin gerçek
kullanıcısına kolaylıkla ulasılamayan hatlardır. Genellikle yaklasık 3 ayda bir yeni GSM hattı temin
edilmekte ve eski hatla birlikte telefon cihazı da degistirilmektedir. (Uygulanan tedbir sekline göre süre
degiskenlik gösterebilir.)
Telefonların degistirilmesi sürecinde, eski telefonlar imha edilmekte ve parçalanarak farklı
bölgelerdeki çöp kutularına vb. atılmaktadır. Bu islerin kamera olmayan yerlerde yapılmasına dikkat
edilmektedir. Böylece tek numara ile görüsme yapan hat görüntüsünden uzaklasılması ve örgütün
kullandıgı hatların tespitinin zorlastırılması amaçlanmaktadır.
Iletisimin telefonla kuruldugu dönemlerde, telefonun (iletisim/haberlesme programlarının
kullanılmadıgı dönemlerde), akıllı olmaması ve internet baglantısının olmamasına dikkat edilmistir.
Aynı zamanda mesaj atılması da istenmedigi için yasaklanmıstır.
Örgüt mensuplarının kendi adlarına olmayan GSM hatları temin edip, bunları belirli aralıklarla
cihazlarıyla birlikte degistirmeleri dahi, legal oldugunu iddia ettikleri faaliyetlerinin illegal oldugunu ve
bunları gizlemeye çalıstıklarını ortaya koymak açısından önemli bir veridir.
Türkiye'de Almanya, ABD ya da baska bir ülkeye kayıtlı GSM hatlarının kullanılması, örgütün üst
düzey abilerinin kullandıgı yöntemlerdendir. Abone bilgilerinden sadece hangi ülkeye ait oldugunun
görülebilmesi nedeniyle zaman zaman tercih edilebilmektedir.
Örgüt mensupları, tedbir olarak haberlesme araçlarını degistirdikleri gibi isim zikretmekten imtina
ederek genel ifadeler kullanmaya özen göstermekte ve yaygın olarak "KOD" isim kullanmaktadırlar.
Örgütsel görüsmeler sırasında “hizmet, sakirt, GÜLEN, cemaat” gibi kelimelerin telefonda
zikredilmemesine özen gösterilmekte, bulusma yeri söylenecegi zaman sifreli ifadeler kullanılmasına
önem verilmektedir.
a- Askeri Mahrem (Birim) Yapılanmasında Telefonla Iletisim Kurma Yöntemi:
Sinerji Mevzuat ve Içtihat Programı Sayfa 12 / 35
FETÖ askeri mahrem yapılanmasında, öncelikle iletisimde “randevulasma sistemi” esas alınmıstır.
Randevulasma sistemi; bir örgüt mahrem sorumlusunun, bir ögrenci ile (askeri personel) kontrol,
bulusma ve/veya toplantı amacı ile bir araya geldiginde bir sonraki görüsmenin o gün
netlestirilmesidir. Ancak; olagan dısı bir durum gelismesi veya bulusmanın gerçeklesmemesi
durumunda diger farklı araç ve yöntemlerin (telefon, internet, internet tabanlı haberlesme programları
ve kurye vs.) kullanıldıgı anlasılmıstır.
Mahrem yapılanmanın telefon kullanımına iliskin genel bakıs açısı ise, tedbir ve gizlilik bakımından
uygun görülmediginden telefon kullanılmaması, görüsmelerin randevulasma sistemi ile ayarlanması
yönündedir. Ancak randevulasma sistemi her zaman geçerli olmamakta, sartlar geregi ya da
tedbirsizlik nedeniyle telefon da kullanılabilmektedir.
Mahrem yapılanmanın, telefon kullanımı ile ilgili çok sıkı kuralları mevcuttur. Bu kurallardan bazıları;
askeri mahrem yapılanma yöneticilerinin, ögrenci numaralarını telefonlarına yazmasının yasak olması,
ögrencileri ararken genelde dısardan bir telefon bulup araması gibi desifre olmayı önleyici kurallardır.
Iste bu kurallardan “dısardan bir telefon bulup arama”, örgüt içinde özel bir iletisim seklinin ortaya
çıkmasına yol açmıstır.
Her ne kadar iletisimde esas olan usul “randevulasma sistemi” olsa da, örgütün mahrem
sorumlularının, sevk ve idaresi altındaki askeri personel ile desifre olmayı engellemek maksadı ile
irtibat kurma yollarından birisinin de; “Kamuya açık ve birbirinden bagımsız Market, büfe, kırtasiye,
iddia bayii ve lokanta gibi isletmelerde bulunan ve ücret karsılıgı kullanılan sabit (kontörlü/voip) hatlar
ile Türk Telekom’a ait ankesörlü telefon hatlar” oldugu tespit edilmistir.
Örgüt tarafından bu yöntemin kullanılma sebepleri ise;
-Pratik ve kolay ulasılabilir bir iletisim modeli olması (Örnegin, operasyonel hat ile iletisim için gerekli
olan 2. bir telefon, çevresi tarafından sahsın durumunu süpheli hale getirebilir.),
-Anonim bir iletisim modeli olması (Açıklamaya ihtiyaç duyuldugunda gönül iliskisi vb. bahaneler ileri
sürülebilir.),
-Teknolojik imkanların güvenilir olmadıgı (ByLock serverlarının elde edilmesi vb. toplu desifrasyon
olmayacagı inancı.),
-Arayan mahrem sorumlusunun kimliginin desifre olmayacagı,
Düsüncelerine dayanmaktadır.
b- Büfe/Ankesörlü Sabit Telefon Hatlarıyla Irtibat Kurma Yönteminin Özellikleri:
FETÖ/PDY silahlı terör örgütü “sohbet” olarak adlandırdıgı örgütsel toplantıları devam ettirmek için
elzem olan askeri personel ile irtibatlarında gizlilige çok önem verdigi hususuna yukarıda ayrıntılarıyla
deginilmistir.
FETÖ kapsamında yürütülen sorusturmalardaki süphelilerin hatları ile kamuya açık ve birbirinden
bagımsız market, büfe, kırtasiye, lokanta vb. gibi sair isletmelerde kurulu bulunan, ücret karsılıgı
kullanılan sabit hat ve ankesörlü hatların HTS kayıtlarının incelenmesinde;
Sinerji Mevzuat ve Içtihat Programı Sayfa 13 / 35
-Ardısık arama (Yakın zaman diliminde birbirini takip eden pesi sıra),
-Periyodik arama (Farklı tarih ve zaman diliminde belirli gün aralıgı dahilinde),
-Tek arama,
Seklinde iletisimin gerçeklestirildigi ve irtibat saglandıgı saptanmıstır.
Birim içerisinde sorumlu düzeyde bulunan örgüt mensuplarının, kendilerine baglı askerlere ait telefon
numaralarını, telefonlarına farklı isimler kullanarak veya not kâgıtlarına GSM numaraları üzerinde
belirli degisiklikler yaparak kaydettikleri, iletisim kurmak istedikleri zamanlarda ise; kamuya açık ve
birbirinden bagımsız market/büfe/lokanta vb. isletmelerde kurulu bulunan kontörlü/voip (sabit) hatlar
ile Türk Telekom’a ait ankesörlü telefonları kullanmak suretiyle kendilerine baglı askerleri aradıkları
belirlenmistir.
Bu kapsamda, örnek olarak;
Erzincan Muhabere Elektronik Sube Müdürlügüne 02.09.2015 tarihinde saat 10.58'de internet
üzerinden e-posta olarak;
“Merhabalar. Ben bir konuda bilgi vermek istiyorum. Erzincan merkezde ikamet ediyorum. Merkezdeki
birçok noktada bakkallarda kontörlü telefon kullanılıyor. Özellikle paralel yapı bu telefonları kullanarak
iletisim kuruyor. Merkezde bulunan D.. Büfedeki kontörlü telefon sürekli paralel yapı tarafından
kullanılıyor. Ne zaman görsem hali vakti yerinde bi paralel yapı elemanı o telefondan anormal
konusmalar yapıyor. Dikkat edilirse sevinecegim",
Seklinde e-mail ihbarının gönderildigi,
FETÖ Silahlı Terör Örgütünün TSK içerisindeki mahrem yapılanması'nda faaliyet yürüten ve etkin
pismanlık hükümlerinden faydalanan bazı süpheliler vermis oldugu ifadelerinde ankesör-sabit hat
(büfe-market vb.) aramaları konusunda;
Ankara Cumhuriyet Bassavcılıgının (Terör Suçları Sorusturma Bürosu) 2017/202838 sayılı
sorusturma dosyasına istinaden 08.02.2018 tarihinde süpheli M. S. S. isimli FETÖ silahlı terör
örgütünün Kara Kuvvetleri içerisinde mahrem yapı içerisinde 2009 yılı sonlarından 2014 yılları
arasında askeri sahıslardan sorumlu ögretmen olarak faaliyet yürüttügünü beyan ederek ifade veren
sahıs ifadesinde;
“Bulusma esnasında bir sonraki bulusma zamanı belirlenirdi, ters bir sey olması durumunda bir
sonraki hafta yine aynı gün ve aynı saate bulusma gerçeklesirdi. Bunların haricinde ben de ve bana
baglı olan Y. B. ve S. K. isimli kisilerde tuslu telefon üzerinden görüsme yapılırdı.. Bir sahıs örgüt
adına aranacaksa kontörlü telefonu bulunan büfe, market ve kuruyemisçilerden arama yapılmaktaydı,
Ankesörlü numaralar kullanmıyorlardı. Diyarbakır’da bulundugum dönemde Diclekent bölgesinde
Carrefoursa Market yakınında bulunan 3 adet bakkal ve büfeden sabit hatlardan arardık. Ankara ilinde
Öveçler 4. Cadde üzerinde bulunan bir kuruyemisçiden, Çankaya civarında bulunan büfelerden arama
yapardım.. Benim sorumlu oldugum askeri sahısların telefon numaralarını kendi cep telefonumun
rehberine son dört rakamını 9999’a tamamlamak suretiyle kayıt yapmamızı bizle ilgilenen kisiler
söylemislerdi..
Kendi cep telefonlarımızdan kesinlikle arama yapmazdık. Asker sahıslara kendi cep telefon
numaramızı, kendi ismimizi, isyerimizi, aile bilgilerimizi kesinlikle vermezdik, kullandıgım kod ismi
verirdik. Ilgilendigimiz asker sahıslar bizle tanıstırılırken kod adlarıyla tanıstırılırdı, ancak bizden
sorumlu müdür ve müdür yardımcısı olan örgüt yöneticileri askerler gerçek isim ve konumlarını bize
söylerlerdi”,
Tekirdag Cumhuriyet Bassavcılıgı Anayasal Düzene Karsı Islenen Suçlar Sorusturma
Sinerji Mevzuat ve Içtihat Programı Sayfa 14 / 35
Bürosunun yürüttügü Silahlı Kuvvetler sorusturmasında;
Sorusturma kapsamında süpheli M.B.’ün (FETÖ/PDY Terör Örgütü TSK Yapılanması içerisinde
konumu Müdür Yardımcısı ) ifadesinde;
“…Cep telefonlarını son iki rakamlarını 99'a tamamlayacak sekilde kodlayıp kâgıda kaydederdik.
“aramam gerektiginde kendi cep telefonumdan asla aramazdım. çünkü bu sekilde irtibat kurmak
yasaktı. Bu durumu kısmen akademide görev yaparken de biliyordum, tedbir olarak uyguluyorduk.
Bana baglı ögrencileri aramam gerektiginde olabildigince evime uzak büfelerden kontörlü
telefonlardan arıyordum. Sadece bir kisiyi arardım, birkaç kisiyi arayacagım zaman farklı büfeleri
gezerdim. Bu da uyulması gereken bir tedbirdi. Aynı büfeden art arda askerlerin aranmıs olması, o
büfeden arayan ögretmenin tedbire uymadıgını gösterir.. Neticede hangi tedbirleri alacagımız bize
ögretilirdi ama tüm tedbirlerin uygulanıp uygulanmadıgı takibi pek mümkün degildi.” Toplantıya
gelirken ögrencilerin arabayı mümkün oldugunca uzaga park etmesi gerekiyordu. Normalde cep
telefonu da getirmemeleri gerekiyordu. Fakat benim ögrencilerim çogunlukla doktor oldugu için acil
hastaları olur diye getirenler tek tük çıkıyordu. Sorumlular kendi aralarında cep telefonu irtibatını
baskası adına kayıtlı telefon hatlarıyla saglarlardı. Bu telefon hatları ve mümkünse kullanıldıgı cihaz
ya imha edilirdi ya da sadece cihaz ikinci el olarak satılırdı. Ancak satma isine çok sıcak bakılmazdı.
Genelde ucuz telefonlar imha edilirdi. Ben bu sekilde 5-6 civarında hat kullandım. Suanda
numaralarını hatırlamıyorum.”,
Aynı sorusturmada süpheli Z. S’nin (FETÖ/PDY Terör Örgütü Yapılanması içerisinde Asker Abisi
(ögretmen) ifadesinde;
“….Öncelikle Mahrem Yapıda tüm iletisim randevulasma sistemine dayanıyordu. Yani bir ögretmen
bir ögrenci kontrolüne gittigine bir dahaki görüsmeyi o gün netlestiriyordu. Ancak bir is çıkar aksi bir
durum gelisirse bu kisi ögretmense genellikle sabit hatlardan (büfelerden) ögrencisini arar ve durumu
bildirir, ancak aksi durumda olan ögrenci ise genelde belli bir zaman öncesinden ögretmenin evini
biliyorsa gelip bilgi verirdi. …ben özelikle hiçbir ögrencime kendi numaramı vermedim. Vermemem de
murat kod tarafından bana söylenmisti. Ben ögrencilerimin numaralarını bir kâgıda yine Murat
Kod’dan ögrendigim 99’lu sifreleme yöntemiyle telefonun son iki numarasında oynayarak not
alıyordum. bu sistem ögretmen-müdür yardımcısı arasında da uygulanıyordu”,
Ankara Cumhuriyet Bassavcılıgının (Terör Suçları Sorusturma Bürosu) 2018/7498 sayılı sorusturma
dosyasına istinaden 15.01.2018 tarihinde süpheli ifadesi alınan E. I. isimli binbası rütbesiyle görev
yapan sahıs ifadesinde;
“Bulusmalar genellikle bulusma esnasında bir sonraki bulusma yeri ayarlanırdı. Örgüt yöneticilerinin
verdigi talimat dogrultusunda desifre olmamak ve gizli kalması için, bulusma gerçeklesmez ise, bizle
irtibat kuran örgüt mensupları bizi genellikle ankesörlü telefonlardan veya büfelerden bulunan sabit
hatlardan bizi ararlar, bizde aynı sekilde örgüt yöneticilerini arayacagımız zaman büfelerde bulunan
sabit hatlardan veya ankesörlü hatlardan irtibat kurmamız söylenirdi. Örgüt yöneticilerinin vermis
oldukları sabit numaraları veya cep telefonu numaralarını ya ezberlerdik ya da bir kâgıda yazardık.
Yazarken de numaraları bastaki GSM sirketinin sabit kalması sartı ile (örnegin 0530 sabit kalırdı)
diger numaraları bir arttırarak kâgıda yazardık, cep telefonumuza kesinlikle kayıt yapmazdık. HTS
kayıtlarım incelendiginde örgüt üyeleri görüstügüm dönemde sabit numaralardan ve Ankesörlü
hatlardan arandıgım ve aradıgım anlasılacaktır”,
Ankara Cumhuriyet Bassavcılıgının (Terör Suçları Sorusturma Bürosu) 2017/221193 sayılı
sorusturma dosyasına istinaden 04.01.2018 tarihinde süpheli ifadesi alınan B. A. isimli yüzbası
rütbesinde görev yapan sahıs ifadesinde;
“Yogun görevlerinden dolayı Ankara ilinde bulundugum dönemlerde evlenecegim tarihe
Sinerji Mevzuat ve Içtihat Programı Sayfa 15 / 35
kadar her toplantı esnasında bir sonraki toplantı tarihi netlestirmekteydim. Evlendikten sonra da yine
aynı sekilde esimin nöbet günlerine göre ayarlamaktaydım. Ankesörlü telefon görüsmeleri de
toplantıya gidemeyecegimiz ya da iptal oldugu zamanlar için yapılırdı”,
Çankırı Cumhuriyet Bassavcılıgının 2017/566 sayılı sorusturması kapsamında Örgüt içerisinde
sorumlu düzeyde Mahrem Imam pozisyonunda olan sahsın;
“… Hatırladıgım kadarı ile ilk önceleri yani 2009-2010 yıllarından sonra ankesörlü telefonlar ile
sorumlu oldugumuz askeri personel ile irtibat kuruyorduk. Görüsme yapmak istedigimiz askeri
personelin kendi kullanmıs oldugu cep telefonunu herhangi bir ankesörlü telefondan arayarak
yapacagımız sohbetin ne zaman, nerede yapılacagı konusunda görüsme yapardık. Bir süre sonra
ankesörden normal sehir içinde paralı olarak arama yapılabilen büfelerden görüsme yaptık. Ankesörlü
ve büfe telefonları ile tüm askeri personel aranmazdı sadece görüsmede zorluk çekilen ve uzak
ilçelerde ikamet eden sahısları arardık. Belli bir süre sonra ankesör görüsmelerini bırakarak büfe
telefonlarını kullanmaya basladık. Ben askeri personelle ankesör ile görüsme yaptıgımda her bir
personel için ayrı bir ankesör kartı kullanıyordum ayrıca büfeden aradıgım zaman her bir personeli
ayrı bir büfeden arardım. Buradaki amacım görüsmenin desifre olmaması idi, eger personel yapılan
aramalara cevap vermezse, sahıs ayrı aralıklarla tekrar aranır ve ulasılmaya çalısılıyordu.” (…) 17-25
Aralık olayları olduktan sonra bu aramalar minimum seviyeye düsürüldü, çok çok gerekli degilse
aranma yapılmadı, ancak askeri personel ile hiçbir sekilde irtibat kurulamıyorsa son çare olarak büfe
ya da ankesörlü telefon ile arayarak irtibat kuruluyordu.…” ,
Ankara Cumhuriyet Bassavcılıgının (Terör Suçları Sorusturma Bürosu) 2017/221193 sayılı
sorusturma dosyasına istinaden 04.01.2018 tarihinde süpheli ifadesi alınan F. S. isimli yüzbası
rütbesiyle görev yapan sahıs ifadesinde;
“Bulusmalar genellikle bulusma esnasında bir sonraki bulusma yeri ayarlanırdı. Örgüt yöneticilerinin
verdigi talimat dogrultusunda desifre olmamak ve gizli kalması için, bulusma gerçeklesmez ise, bizle
irtibat kuran örgüt mensupları bizi genellikle ankesörlü telefonlardan veya büfelerden bulunan sabit
hatlardan bizi ararlar, bizde aynı sekilde örgüt yöneticilerini arayacagımız zaman büfelerde bulunan
sabit hatlardan veya ankesörlü hatlardan irtibat kurmamız söylenirdi. Örgüt yöneticilerinin vermis
oldukları sabit numaraları veya cep telefonu numaralarını ya ezberlerdik ya da bir kâgıda yazardık.
Yazarken de numaraları bastaki GSM sirketinin sabit kalması sartı ile (örnegin 0530 sabit kalırdı)
diger numaraları bir arttırarak kâgıda yazardık, cep telefonumuza kesinlikle kayıt yapmazdık. HTS
kayıtlarım incelendiginde; 2012-2013 ve 2014 yıllarında örgüt yöneticilerinin agırlıklı olarak sabit
numaralardan ve Ankesörlü hatlardan arandıgım ve aradıgım anlasılacaktır.”,
Ankara Cumhuriyet Bassavcılıgının (Terör Suçları Sorusturma Bürosu) 2017/221193 sayılı
sorusturma dosyasına istinaden 15.01.2018 tarihinde süpheli ifadesi alınan H. S. isimli yüzbası
rütbesiyle görev yapan sahıs ifadesinde;
“Bulusmalar genellikle bulusma esnasında bir sonraki bulusma yeri ayarlanırdı. Örgüt yöneticilerinin
verdigi talimat dogrultusunda desifre olmamak ve gizli kalması için, bulusma gerçeklesmez ise, bizle
irtibat kuran örgüt mensupları bizi genellikle ankesörlü telefonlardan veya büfelerden bulunan sabit
hatlardan bizi ararlar, bizde aynı sekilde örgüt yöneticilerini arayacagımız zaman büfelerde bulunan
sabit hatlardan veya ankesörlü hatlardan irtibat kurmamız söylenirdi. Hts kayıtlarım incelendiginde;
geçmis yıllarda yukarıda beyan ettigim örgüt yöneticilerinin bir kısmının agırlıklı olarak sabit
numaralardan ve ankesörlü hatlardan arandıgım ve aradıgım anlasılacaktır. Ancak benim bu sekilde
aranmam yada aramam çok fazla olmamıstır”,
Ankara Cumhuriyet Bassavcılıgının (Terör Suçları Sorusturma Bürosu) 2018/7504 sayılı
Sinerji Mevzuat ve Içtihat Programı Sayfa 16 / 35
sorusturma dosyasına istinaden 14.01.2018 tarihinde süpheli ifadesi alınan H. A. isimli yüzbası
rütbesiyle görev yapan sahıs ifadesinde;
“Bulusmalar genellikle bulusma esnasında bir sonraki bulusma yeri ayarlanırdı. Örgüt yöneticilerinin
verdigi talimat dogrultusunda desifre olmamak ve gizli kalması için, bulusma gerçeklesmez ise, bizle
irtibat kuran örgüt mensupları bizi genellikle ankesörlü telefonlardan veya büfelerden bulunan sabit
hatlardan bizi ararlar, bizde aynı sekilde örgüt yöneticilerini arayacagımız zaman büfelerde bulunan
sabit hatlardan veya ankesörlü hatlardan irtibat kurmamız söylenirdi. Numaraları kaydederken
numaraları bastaki GSM sirketinin sabit kalması sartı ile (örnegin 0530 sabit kalırdı) diger numaraları
bir arttırarak kayıt yapardık, Hts kayıtlarım incelendiginde; örgüt yöneticilerinin agırlıklı olarak sabit
numaralardan ve Ankesörlü hatlardan arandıgım ve aradıgım anlasılacaktır” ,
Ankara Cumhuriyet Bassavcılıgının (Terör Suçları Sorusturma Bürosu) 2018/61496 sayılı sorusturma
dosyasına istinaden; 09.04.2018 tarihinde süpheli ifadesi alınan C. D. Astsubay Kıdemli Çavus
rütbesiyle görev yapan sahıs ifadesinde;
“FETÖ terör örgütü üyesi imamları ile Balıkesir Astsubay Meslek Yüksek Okulunda okudugum
dönemde ve Kars ili Sarıkamıs ilçesinde görev yaptıgım dönemde görüsmelerim oldu, Okulda
okudugumuz dönemde görüsmeler bulusma esnasında ayarlanırdı, Bir sonraki bulusma yeri ve tarihi
verilir bizde buraya giderdik. Kars ili Sarıkamıs ilçesinde görev yaptıgım dönemde R.. veya R. isimli
sahıs bizi sabit numaradan H. A. isimli devremi arardı ve görüsmeyi ayarlardı. H. A. da bana söylerdi
bu sekilde görüsmeye iki defa gittik”,
Seklinde beyanlarda bulundukları görülecektir.
Örgütün bahse konu yöntemi kullanmıs olması ve yapılan sorusturmaların örgüt üyelerini desifre
etmesi nedeniyle büfe/ankesör operasyonlarına iliskin tedbirler almaya ve/veya sosyal medya
üzerinden dezenformasyon ve algı operasyonu yapmaya çalıstıkları belirlenmistir. Örnegin;
Ankara Cumhuriyet Bassavcılıgının 2018/1143 sayılı sorusturması kapsamında ifadesine basvurulan
örgüt içerisinde Askeri Mahrem Yapıda sorumlu düzeyde görev yapmıs bir sahıs;
“……… … isimli sahıs bir gün isyerine gelerek abimin telefonundan beni aradı. Aksam … AVM üst
geçidinde bulusmak istedi. Bende kendisi ile görüstüm. Bana … isimli sahsın yakalandıgını, büyük
iskencelere maruz kaldıgını sonrasında da serbest kaldıgını söyledi. …’ın da itirafçı oldugunu söyledi.
Kendisinin de ortadan kaybolacagını yarın öbür gün benimde tutuklanabilecegimi, eger böyle bir
durum olursa sende iskence görürsen bildiklerinin içerisine ankesörlü telefon konusunda menfi diye
tabir ettigimiz kisileri de aradıgımızı söylememi istedi. Ayrıca bana Fokusçunun selamı ile gelen birisi
olursa irtibata geçmemi istedi. Bu görüsmeye … plakalı siyah renkli bir Ford Focus marka araç ile
gelmisti. Bu görüsmeden yaklasık olarak bir hafta sonra polis evimde arama yaparak beni
yakaladı………” ,
Seklinde anlatımda bulunmustur.
Yapılan sorusturma ve kovusturmalar sırasında elde edilen bilgilerden, FETÖ/PDY silahlı terör
örgütünün “Mahrem Yapısı” içerisinde faaliyet gösteren örgüt mensuplarının, kendi sorumlulukları
altında bulunan asker sahısların telefon numaralarını, desifre edilmelerinin önlenmesi ve örgütsel
faaliyetlerinin sürdürülebilir olması amacıyla sifreleme metotları kullanarak kaydettikleri de tespit
edilmistir.
FETÖ/PDY silahlı terör örgütü mensuplarınca kullanılan ve su ana kadar tespit edilebilen bazı sifreli
kaydetme yöntemlerinin;
Sinerji Mevzuat ve Içtihat Programı Sayfa 17 / 35
1-On (10) Rakamına Tamamlama; Ögrencilerin telefon numaralarını telefona kaydetmek yasak
oldugu için normal bir esnafın kartvizitinin arkasına veya herhangi bir kâgıda telefon numaralarının
son dört rakamının her biri 10’a tamamlanarak kaydedilir. Yani kayıtlı telefon numarasının son dört
rakamının her birini 10 sayısından çıkararak ortaya çıkan rakam yazılır. 10’a tamamlama sistemine
örnek vermek gerekirse telefon numarasının son dört rakamı 46 05 ise not kâgıdına yazılan
numaranın son dört rakama 64 05 olur. Bir baska örnekte ise telefon numarasının son dört rakamı 43
17 ise kartvizite yazılan numaranın son dört rakamı 67 93 olur.
2-Sondan Ikili Rakam Bloklarını Çapraz Yer Degistirme; Telefon numarasının sondan rakam
bloklarının yerlerinin çapraz olarak degistirilmesi yöntemidir. Örnegin, 0 xxx 345 62 44 numaralı
telefon kaydedilirken 0 xxx 345 44 62 olarak kaydedilir.
3-Rakam Bloklarını Ters Yazma; Telefon numarasının operatöre ait ilk 3 rakamları sabit kalmak
sartıyla geri kalan rakamları ise rakam bloklarının kendi arasında ters yazılarak kaydedilmesidir.
Örnegin, 0 xxx 345 62 41 numaralı telefon kaydedilirken 0 xxx 543 26 14 olarak kaydedilir.
4-Sondan 4 üncü Rakamı Dört (4) Arttırma; Telefon numarasının sondan dördüncü rakamına dört
eklenerek kaydedilmesidir. Örnegin, 0 xxx xxx 62 44 numaralı telefon kaydedilirken 0 xxx xxx 02 44
olarak kaydedilir.
5-Sondan 2 nci ve 4 üncü Rakamı Yer Degistirme; Telefon numarasının sondan ikinci ve dördüncü
rakamlarının yerlerinin degistirilerek kaydedilmesidir. Örnegin, 0 xxx xxx 62 44 numaralı telefon
kaydedilirken 0 xxx xxx 42 64 olarak kaydedilir.
6-Telefon Numarasını Olusturan Rakamlara Bir Ekleme Bir Çıkarma; Telefon numarasını olusturan
rakamlara soldan baslayarak sırasıyla bir ekleme bir çıkarma yapılarak kaydedilmesidir. Örnegin, 0
xxx 444 62 44 numaralı telefon kaydedilirken 0 xxx 535 53 35 olarak kaydedilir.
7-Telefon Numarasını Olusturan Rakamları Kredi Kartı Numarasına Benzetme; Telefon numarasını
olusturan rakamlarının basına, sonuna rakamlar ekleyerek veya 16 haneli kredi kartı numarası
seklinde kaydedilmesidir. Örnegin, 0 xxx 444 62 44 telefon numarası 5410 xxx4 4462 4454 olarak
kaydedilir.
8-Telefon Numarasını Olusturan Rakamları Servis Saglayıcı Operatör Kodunun Il Alan Koduna
Degistirme; Operatör kodunun herhangi veya faaliyet gösterdigi il kodu seklinde kaydedilmesidir.
Örnegin, 0 505 xxx xx xx numaralı telefon kaydedilirken 0 312 xxx xx xx olarak kaydedilir.
9-99’a Tamamlama; Aranacak telefon numaraları dogrudan olarak degil son iki hanesini 99 ‘a
tamamlama yöntemiyle aranmasıdır. Örnegin 5XX 123 45 67 numarasının 5XX 123 45 32 seklinde
yazılması.
-100’e Tamamlama; Aranacak telefon numaraları dogrudan olarak degil son iki hanesini 100'e
tamamlama yöntemiyle aranmasıdır. Örnegin 5XX 123 45 67 numarasının 5XX 123 45 33 seklinde
yazılması.
10-Çaprazlama metodu; Aranacak telefon numaraları dogrudan olarak degil son dört hanesinin ikili
gruplar halinde kendi içinde çaprazlama yöntemiyle aranmasıdır. Örnegin 5XX 123 45 67 numarasının
5XX 123 76 54 seklinde yazılması,
Seklinde oldugu saptanmıstır.
Mahrem Imamların; kendilerine baglı muvazzaf askerlerin(ögrenci) telefon numaralarını ajandalarına
kaydederken yukarıda açıklamaları verilen örnek sifreleme yöntemlerini
Sinerji Mevzuat ve Içtihat Programı Sayfa 18 / 35
kullanmakla birlikte; “bazı Mahrem Imamların arama yapmadan önce numaralara baktıgında sifreleme
yaptıgını unutarak/kasten yazılı olan sifreli numarayı aradıgı, daha sonra yanlıs numara çevirdigini
fark ederek/kasten asker sahsı tekrar gerçek numarasından aradıkları da” sıklıkla gözlemlenmistir.
Kolluk birimlerinin yapmıs oldugu çalısmalar ve sorusturmalarda alınan ifadelerden;
“Mahrem imamların belirledikleri periyodik zaman diliminde grubunda bulunan askeri personelle
sohbet adı altında örgütsel toplantıları düzenledikleri, bir sonraki toplantının yerinin-zamanının ve
saatinin yapılan bu toplantılarda yüz yüze görüsülerek belirlendigi, toplantı günü ve saatinde degisiklik
veya farklı bir gelisme oldugu zaman mahrem imam tarafından sabit hatlardan(ankesör-büfe-market
vb.) askeri personelin cep telefonu aranmak suretiyle irtibatın gerçeklestirildigi, mahrem imam
tarafından gerçeklestirilen bu görüsmelerin genellikle çok kısa tutuldugu ve sifreli olarak anlatılmak
istenilenin söylendigi, bu telefon görüsmelerinin kısa tutulmasının sebebinin mahrem imamın ve sabit
hatlardan aranan askeri personelin desifre olmasını engellemek oldugu, askeri personelle mümkün
oldugu kadar sabit hatlardan az irtibat kurulmaya özen gösterildigi, askeri personelin çok aranmasının
o personelle ilgili bir sıkıntının yani toplantılara gelmeme, terör örgütü ile irtibatını koparmaya çalısma
gibi etkenlere isaret ettigi, mahrem imam tarafından sürekli arama yapılarak askeri personelin ikna
edilmeye çalısıldıgı, askeri personelin az aranmasının ise o personelin toplantılara düzenli geldiginin,
gerçeklestirilen toplantılarda yüz yüze alınan kararlar sonucunda bir sonraki toplantıya düzenli
katıldıgının göstergesi oldugu, katalog evlilik yapan askeri personelin esleri ile toplantılara katıldıkları
örgüt imamlarının eslerinin askeri personelin esleri ile ilgilendikleri, bu sekilde mahrem imamlarca
yapılan görüsmelerin 2017 yılına kadar devam ettigi, bu tarihten sonra sabit hatlardan askeri
personelin aranmamasına dikkat edildigi, bunun sebebinin ise yapılan örgütsel faaliyetin desifre
olması ve mahrem imamların takip edilmesinden korku duyulmasından kaynaklı oldugu, bu süreçten
sonra askeri personel ile görüsme yapılmak istenildigi zaman; lojmanlarda oturmayan ve FETÖ Terör
Örgütü içerisinde faaliyet gösteren askeri personelin evlerine gidilerek irtibat kuruldugu ya da asker
sahsın mahrem imamın evine gitmesi seklinde irtibat kurulmaya çalısıldıgı, subay, astsubay veya
askeri ögrenciler ile ilgilenen mahrem imamların birbirinden farklı oldugu, örnegin subay ve
astsubayların aynı grup içerisine dâhil edilmedigi”,
Anlasılmıstır.
Sonuç olarak;
Yukarıda izah edilen açıklamalar, olgular ve FETÖ/PDY Silahlı Terör Örgütüne yönelik yapılan
sorusturma ve kovusturmalarda alınan ifadeler bir bütün olarak degerlendirildiginde;
FETÖ/PDY Silahlı Terör Örgütünün, Türk Silahlı Kuvvetleri bünyesine sızmıs mensuplarının çok az
kısmına kriptolu haberlesme programı Bylock, Eagle vb. gibi programlar yükledigi, geri kalan
mensupları ile özellikle geçmis yıllarda kullandıkları bir sistem olan büfe, market vb benzeri yerlerdeki
ücretli telefonlar veya kontörlü telefonlar ile haberlestikleri, örgütsel irtibatta asıl olan iletisim
metodunun yüz yüze görüsme oldugu ve bir sonraki görüsmenin tarih ve yerinin bu esnada
belirlendigi, bu mümkün olmaz ise tedbir anlamında her asker sahsın farklı ankesör ya da sabit
hatlardan (market-büfe-bakkal vb.) aranmak (gezerek) suretiyle örgütsel iletisimin kuruldugu, arama
isleminin genellikle tek taraflı ve kısa süreli oldugu, sadece sorumlu sahısların arama islemini yaptıgı
(askeri sahıs tarafından karsı arama yapılmadıgı, askeri personelin de çok sık olmamakla birlikte
mahrem sorumlusuna ulasmak istedikleri durumlarda aradıgı), sorumlu sahıs tarafından aranan askeri
personelin büyük kısmının rütbe/makam olarak genelde denk olduklarının tespit edildigi (Örnegin;
aranan Astsubay ise ardısık aranan kiside Astsubay, Subay ise ardısık aranan da Subay gibi), aynı
sekilde kuvvetlerinde denk oldugu (Örnegin; aranan jandarma ise ardısık Jandarma, aranan KKK
Sinerji Mevzuat ve Içtihat Programı Sayfa 19 / 35
personeli ise ardısık KKK personelinin arandıgı gibi), genel olarak her sivil yöneticinin sorumlulugunda
birden fazla hücre bulundugu ve hücrelerin 2-3 asker sahıstan (askeri ögrenci ve/veya muvazzaf
personel) olustugu, bu asker sahısların da aynı Kuvvete mensup olup aynı rütbede bulundukları
(istisnai olarak farklı rütbe ve/veya Kuvvetlere mensup asker sahıslardan bir hücre olusabildigi,
örnegin; sivil sorumlunun astsubaylardan olusan grubunun yanında astsubaylıktan subaylıga geçen
askeri personelle de ilgilenebilecegi), tek ankesör ya da sabit hattan (market-büfe-bakkal vb.) farklı
asker sahısların aranmasının; arka arkaya arama (ardısık arama) seklinde olması durumunda,
aramanın örgütsel oldugu kanısını güçlendirdigi, ayrıca aynı ankesör/sabit (büfe-market vb.) hattan
arka arkaya (ardısık) arama yapılmasının; mahrem sorumlu sahsın tedbirsizligi ve isin kolayına
kaçmasından kaynaklandıgı, daha çok gizlilige uymayan mahrem imamlar tarafından yapıldıgı,
aramaların kısa olmasının nedeninin ise askeri personelin daha önceden yeri ve zamanı
kararlastırılan görüsmeye gelinmemesi gerektigi veya gelip gelemeyeceginin teyit edilmesi ya da
görüsmeye gelmeyen kisiye gelecek görüsme yer ve zamanının bildirilmesi veya daha önceden
kararlastırılan yer/tarihin degismesinden dolayı yapılan aramalar olmasından kaynaklı oldugu,
aramaların genellikle mesai saatleri dısında yapıldıgı, sorumlu sahsın, askeri personeli aradıktan
sonra tedbir amaçlı ilgisiz ve alakasız kisileri de ankesörle arayarak bu bütün içerisinde hedeflerin
kaybolmasının amaçlandıgı, genellikle on bes gün, ayda veya iki ayda bir kez iletisime geçilerek
bulusmalar/toplantıların gerçeklestirildigi, bu görüsmede bir sonraki bulusma tarihinin kararlastırıldıgı,
bir aksaklık olmadıgı müddetçe yeniden bir aramaya ihtiyaç duyulmadıgı, bazen mahrem sorumlu
tarafından, sorumlu bulunan gruplarla ilgili grup içerisinde bulunan tek sahsın arandıgı ve bu sahıstan
gruptaki diger sahsa veya sahıslara bilgi vermesini istedigi, aramanın sadece büfe, lokanta, market
vs. kontörlü arama yapılabilen yerler olmadıgı, ayrıca ankesörlü telefonlar ile kontörü olmadıgından
bahisle rica yolu ile isyerlerinde mevcut sabit hattan da arama islemi yapılabildigi, genel olarak
yüzbası ve üstü rütbedeki subaylarda, "birebir sorumluluk" esasının geçerli olmasından dolayı birden
fazla asker sahsın olusturdugu hücre sisteminin tercih edilmedigi, mahrem yapı sorumlusunun kural
olarak sorumlusu oldugu asker sahıs/sahıslarla aynı ilde ikamet ettigi ve aynı ildeki sabit hatlarla
iletisim kurdugu, istisnai olarak sözde TSK Yapılanmasının bölge esaslı teskilatlanması nedeniyle
yakın ilde bulunan hatlarla da iletisim kurulabildigi, mahrem yapı sorumlusunun sorumlu oldugu örgüt
mensubu asker sahısları aramasından sonra belirlenen bulusma yerinde aranılan hatların takılı
bulundugu cihazların götürülmemesi veya götürülse bile kapatılmasına yönelik tedbir uygulanmaya
çalısıldıgı, ancak istisnai durumların olabilecegi, bu tedbirin ortak yer baz istasyonundan sinyal
verilmesini ve/veya dinleme yapılmasını önleme amaçlı oldugu, daha önceden kararlastırılan noktaya
gelinmedigi takdirde ya da mahrem imam il dısında ise ve periyodik zamanlarla bir araya geliniyorsa
(2 haftada bir Cumartesi gibi) bir gün önce mahrem imamın arayarak çagrı bıraktıgı, arama islemi
sonrasında gizlilik (son aradıgı numaranın telefon hafızasında kalmasını önlemek) ve sözde tedbir
amaçlı olarak ilgisiz rastgele numaraların çevrildigi, redial (geri arama) tusu ile son aranan kisinin
tespitinin önlenmeye çalısıldıgı, sivil yönetici unsurun sorumlusu oldugu asker sahsın numarasının
son iki rakamını kendi telefon rehberinde "10”, “100” veya “99" rakamına tamamlayacak sekilde kayıt
etmesinin en fazla basvurulan tedbir yöntemlerinden biri oldugu, bu nedenle yanlıslıkla numaraların
sifrelenmis haliyle yapılan aramaların da gerçeklesebildigi, yapılanmada her yönetici sivil unsurun
desifre olmamak amacıyla kendi tedbir ve iletisim metodunu kendisinin belirledigi, (Bu metotlardan
birisine örnek vermek gerekirse kısa süreli arama, cevapsız çagrı bırakma, aynı hattan parça parça
kısa süreli arama vb.), mahrem yapı içerisindeki irtibatın ve sifreleme tekniginin desifre olmaması
amacıyla çok sayıda sifreleme tekniginin kullanıldıgı,
Belirlenmekle;
Günümüzde iletisim aracı olarak cep telefonlarının kullanılmasının hayatın olagan akısına uygun ve
kabul edilen bir gerçek olmasına karsın, kamuya açık ve birbirinden bagımsız market, büfe, kırtasiye,
lokanta vb. gibi sair isletmelerde kurulu bulunan, ücret karsılıgı kullanılan sabit hat ve ankesörlü hatlar
üzerinden asker sahıslarla gezerek ya da ardısık
Sinerji Mevzuat ve Içtihat Programı Sayfa 20 / 35
seklinde yapılan aramaların; örgütün “gizlilik” ve “desifre olmama” kuralına uygun olarak Askeri
Mahrem Yapılanmasının irtibat kurma yöntemlerinden biri olup FETÖ/PDY silahlı terör örgütünün
mahrem imamları tarafından örgütsel amaçlı, örgütsel haberlesmeyi saglamak amacıyla
gerçeklestirildigi, sonucuna varılmıstır.
3- BIR ILETISIM ARACI OLARAK ANKESÖRLÜ/SABIT HATLARDAN PERIYODIK VEYA ARDISIK
ARAMALARIN HUKUKI NITELIGI:
a- Ulusal ve Uluslararası Mevzuat:
Konuyla Ilgili Ulusal ve Uluslararası Düzenlemeler;
Avrupa Insan Hakları Sözlesmesi:
Madde 8 - Özel ve aile hayatına saygı hakkı
1-Herkes özel ve aile hayatına, konutuna ve yazısmasına saygı gösterilmesi hakkına sahiptir.
2-Bu hakkın kullanılmasına bir kamu makamının müdahalesi, ancak müdahalenin yasayla öngörülmüs
ve demokratik bir toplumda ulusal güvenlik, kamu güvenligi, ülkenin ekonomik refahı, düzenin
korunması, suç islenmesinin önlenmesi, saglıgın veya ahlakın veya baskalarının hak ve
özgürlüklerinin korunması için gerekli bir tedbir olması durumunda söz konusu olabilir.
Türkiye Cumhuriyeti Anayasası
Özel hayatın gizliligi ve korunması
Özel hayatın gizliligi
Madde 20- Herkes, özel hayatına ve aile hayatına saygı gösterilmesini isteme hakkına sahiptir. Özel
hayatın ve aile hayatının gizliligine dokunulamaz.
Millî güvenlik, kamu düzeni, suç islenmesinin önlenmesi, genel saglık ve genel ahlâkın korunması
veya baskalarının hak ve özgürlüklerinin korunması sebeplerinden biri veya birkaçına baglı olarak,
usulüne göre verilmis hâkim kararı olmadıkça; yine bu sebeplere baglı olarak gecikmesinde sakınca
bulunan hallerde de kanunla yetkili kılınmıs merciin yazılı emri bulunmadıkça; kimsenin üstü, özel
kâgıtları ve esyası aranamaz ve bunlara el konulamaz. Yetkili mercin kararı yirmi dört saat içinde
görevli hâkimin onayına sunulur. Hâkim, kararını el koymadan itibaren kırk sekiz saat içinde açıklar;
aksi halde, el koyma kendiliginden kalkar.
...
Haberlesme hürriyeti
Madde 22- Herkes, haberlesme hürriyetine sahiptir. Haberlesmenin gizliligi esastır.
Millî güvenlik, kamu düzeni, suç islenmesinin önlenmesi, genel saglık ve genel ahlâkın korunması
veya baskalarının hak ve özgürlüklerinin korunması sebeplerinden biri veya birkaçına baglı olarak
usulüne göre verilmis hâkim kararı olmadıkça; yine bu sebeplere baglı olarak gecikmesinde sakınca
bulunan hallerde de kanunla yetkili kılınmıs merciin yazılı emri bulunmadıkça; haberlesme
engellenemez ve gizliligine dokunulamaz. Yetkili merciin kararı yirmidört saat içinde görevli hâkimin
onayına sunulur. Hâkim, kararını kırksekiz saat içinde açıklar; aksi halde, karar kendiliginden kalkar.
Sinerji Mevzuat ve Içtihat Programı Sayfa 21 / 35
Istisnaların uygulanacagı kamu kurum ve kurulusları kanunda belirtilir.
Suç ve Cezalara Iliskin Esaslar
Madde 38- (6)- Kanuna aykırı olarak elde edilmis bulgular, delil olarak kabul edilemez.
Milletlerarası Antlasmaları Uygun Bulma
Madde 90/5-Usulüne göre yürürlüge konulmus milletlerarası andlasmalar kanun hükmündedir. Bunlar
hakkında Anayasaya aykırılık iddiası ile Anayasa Mahkemesine basvurulamaz. (Ek cümle: 7/5/2004-
5170/7 md.) Usulüne göre yürürlüge konulmus temel hak ve özgürlüklere iliskin milletlerarası
andlasmalarla kanunların aynı konuda farklı hükümler içermesi nedeniyle çıkabilecek uyusmazlıklarda
milletlerarası andlasma hükümleri esas alınır.
Ceza Muhakemesi Kanununa göre;
Iletisimin tespiti, dinlenmesi ve kayda alınması
Madde 135 - (1) (Degisik: 21/2/2014–6526/12 md.) Bir suç dolayısıyla yapılan sorusturma ve
kovusturmada, suç islendigine iliskin somut delillere dayanan kuvvetli süphe sebeplerinin varlıgı ve
baska suretle delil elde edilmesi imkânının bulunmaması durumunda, hâkim veya gecikmesinde
sakınca bulunan hâllerde Cumhuriyet savcısının kararıyla süpheli veya sanıgın telekomünikasyon
yoluyla iletisimi (…) dinlenebilir, kayda alınabilir ve sinyal bilgileri degerlendirilebilir. Cumhuriyet
savcısı kararını derhâl hâkimin onayına sunar ve hâkim, kararını en geç yirmi dört saat içinde verir.
Sürenin dolması veya hâkim tarafından aksine karar verilmesi hâlinde tedbir Cumhuriyet savcısı
tarafından derhâl kaldırılır. (Mülga son iki cümle: 24/11/2016-6763/26 md.)
(2) (Ek: 21/2/2014-6526/12 md.) Talepte bulunulurken hakkında bu madde uyarınca tedbir kararı
verilecek hattın veya iletisim aracının sahibini ve biliniyorsa kullanıcısını gösterir belge veya rapor
eklenir.
(3) Süpheli veya sanıgın tanıklıktan çekinebilecek kisilerle arasındaki iletisimi kayda alınamaz. Kayda
alma gerçeklestikten sonra bu durumun anlasılması hâlinde, alınan kayıtlar derhâl yok edilir.
(4) Birinci fıkra hükmüne göre verilen kararda, yüklenen suçun türü, hakkında tedbir uygulanacak
kisinin kimligi, iletisim aracının türü, telefon numarası veya iletisim baglantısını tespite imkân veren
kodu, tedbirin türü, kapsamı ve süresi belirtilir. Tedbir kararı en çok iki ay için verilebilir; bu süre, bir ay
daha uzatılabilir. (Ek cümle: 25/5/2005 – 5353/17 md.) Ancak, örgütün faaliyeti çerçevesinde islenen
suçlarla ilgili olarak gerekli görülmesi halinde, hâkim yukarıdaki sürelere ek olarak her defasında bir
aydan fazla olmamak ve toplam üç ayı geçmemek üzere uzatılmasına karar verebilir.
(5) Süpheli veya sanıgın yakalanabilmesi için, (…) mobil telefonun yeri, hâkim veya gecikmesinde
sakınca bulunan hallerde Cumhuriyet savcısının kararına istinaden tespit edilebilir. Bu hususa iliskin
olarak verilen kararda, (…) mobil telefon numarası ve tespit isleminin süresi belirtilir. Tespit islemi en
çok iki ay için yapılabilir; bu süre, bir ay daha uzatılabilir.
(6) (Ek: 2/12/2014-6572/42 md.) Süpheli ve sanıgın telekomünikasyon yoluyla iletisiminin tespiti,
sorusturma asamasında hâkim veya gecikmesinde sakınca bulunan hâllerde Cumhuriyet savcısı,
kovusturma asamasında mahkeme kararına istinaden yapılır. Kararda, yüklenen suçun türü, hakkında
tedbir uygulanacak kisinin kimligi, iletisim aracının türü, telefon numarası veya iletisim baglantısını
tespite imkân veren kodu ve tedbirin süresi belirtilir. (Ek cümleler: 24/11/2016-6763/26 md.)
Cumhuriyet
Sinerji Mevzuat ve Içtihat Programı Sayfa 22 / 35
savcısı kararını yirmi dört saat içinde hâkimin onayına sunar ve hâkim, kararını en geç yirmi dört saat
içinde verir. Sürenin dolması veya hâkim tarafından aksine karar verilmesi hâlinde kayıtlar derhâl
imha edilir.
(7) Bu madde hükümlerine göre alınan karar ve yapılan islemler, tedbir süresince gizli tutulur.
(8) Bu madde kapsamında dinleme, kayda alma ve sinyal bilgilerinin degerlendirilmesine iliskin
hükümler ancak asagıda sayılan suçlarla ilgili olarak uygulanabilir:
a) Türk Ceza Kanununda yer alan;
15. (Degisik: 2/12/2014-6572/42 md.) Devletin birligini ve ülke bütünlügünü bozmak (madde 302) ,
16. (Ek: 2/12/2014-6572/42 md.) Anayasal Düzene ve Bu Düzenin Isleyisine Karsı Suçlar (madde
309, 311, 312, 313, 314, 315, 316),
17. Devlet Sırlarına Karsı Suçlar ve Casusluk (madde 328, 329, 330, 331, 333, 334, 335, 336, 337)
suçları.
(9) Bu maddede belirlenen esas ve usuller dısında hiç kimse, bir baskasının telekomünikasyon
yoluyla iletisimini dinleyemez ve kayda alamaz.
Bir suçun islendigini ögrenen Cumhuriyet savcısının görevi
Madde 160 - (1) Cumhuriyet savcısı, ihbar veya baska bir suretle bir suçun islendigi izlenimini veren
bir hâli ögrenir ögrenmez kamu davasını açmaya yer olup olmadıgına karar vermek üzere hemen isin
gerçegini arastırmaya baslar.
(2) Cumhuriyet savcısı, maddî gerçegin arastırılması ve adil bir yargılamanın yapılabilmesi için,
emrindeki adlî kolluk görevlileri marifetiyle, süphelinin lehine ve aleyhine olan delilleri toplayarak
muhafaza altına almakla ve süphelinin haklarını korumakla yükümlüdür.
Cumhuriyet savcısının görev ve yetkileri
Madde 161 - (1) Cumhuriyet savcısı, dogrudan dogruya veya emrindeki adlî kolluk görevlileri aracılıgı
ile her türlü arastırmayı yapabilir; yukarıdaki maddede yazılı sonuçlara varmak için bütün kamu
görevlilerinden her türlü bilgiyi isteyebilir.
(2) Adlî kolluk görevlileri, el koydukları olayları, yakalanan kisiler ile uygulanan tedbirleri emrinde
çalıstıkları Cumhuriyet savcısına derhâl bildirmek ve bu Cumhuriyet savcısının adliyeye iliskin bütün
emirlerini gecikmeksizin yerine getirmekle yükümlüdür.
(4) Diger kamu görevlileri de, yürütülmekte olan sorusturma kapsamında ihtiyaç duyulan bilgi ve
belgeleri, talep eden Cumhuriyet savcısına vakit geçirmeksizin temin etmekle yükümlüdür.
Sinerji Mevzuat ve Içtihat Programı Sayfa 23 / 35
Delillerin Ortaya Konulması ve Reddi
Madde 206-(2) Ortaya konulması istenilen bir delil asagıda yazılı hâllerde reddolunur:
(a) Delil, kanuna aykırı olarak elde edilmisse.
Delillerin Takdir Yetkisi
Madde 217 - (2) Yüklenen suç, hukuka uygun bir sekilde elde edilmis her türlü delille ispat edilebilir.
Hükmün Gerekçesinde Gösterilmesi Gereken Hususlar
Madde 230 - (1) Mahkûmiyet hükmünün gerekçesinde asagıdaki hususlar gösterilir:
(b) Delillerin tartısılması ve degerlendirilmesi, hükme esas alınan ve reddedilen delillerin belirtilmesi;
bu kapsamda dosya içerisinde bulunan ve hukuka aykırı yöntemlerle elde edilen delillerin ayrıca ve
açıkça gösterilmesi.
Hukuka Kesin Aykırılık Halleri
Madde 289 - (1) Temyiz dilekçesi veya beyanında gösterilmis olmasa da asagıda yazılı hâllerde
hukuka kesin aykırılık var sayılır:
(i) Hükmün hukuka aykırı yöntemlerle elde edilen delile dayanması.
Seklinde düzenlenmistir.
b- Sabit/Ankesörlü Hatlardan Arama Sonuçlarının Delil Olarak Hukukiligi:
aa- Genel olarak:
Çagımızda hukukun degismez niteligi; “Evrensel, herkes için, bagımsız, tarafsız insan haklarına
saygılı, esitlikçi, özgürlükçü, adil, haksızlıga karsı vazgeçilmez” olusudur.
Bir ülkede bu ilkelerin benimsenip güçlendirilmesi ve içsellestirilmesi için demokratik düzenin bütün
kurum ve kuruluslarıyla olusturulması, demokratik hakların etkin biçimde kullanılması, devletin bütün
islemlerinin hukuk sınırları içinde ve hukuk devleti ilkelerine uygun olması kadar çagdas bir ceza
yargılamasının saglanması da gerekmektedir.
Istikrar kazanmıs yargı kararlarında vurgulandıgı ve ögretide ifade edildigi üzere, ceza yargılamasının
amacı maddi gerçegin insan onuruna yarasır biçimde arastırılıp bulunmasıdır. Nitekim, Ceza Genel
Kurulunun 23.02.2016 tarih ve 2014/5.MD-98 esas 2016/83 sayılı ve 10.12.2013 tarih ve 2013/359
sayılı kararlarında; “...ceza muhakemesinin amacı usul ve kuralların ön gördügü ilkeler dogrultusunda
maddi gerçegin her türlü süpheden uzak bir biçimde kesin olarak belirlenmesidir. Maddi gerçegin
belirlenmesinde kullanılan yegane araçlar deliller olup, nitekim 5271 sayılı CMK’nın ‘delillerin takdir
yetkisi’ baslıklı 217. maddesinin 2. fıkrasında yer alan; "yüklenen suç, hukuka uygun bir sekilde elde
edilmis her türlü delille ispat edilebilir.” denilerek aynı amaca isaret edilmistir. Bu açıklama ile ayrıca
delillerin serbestligi ilkesine de vurgu yapılmaktadır. Buna göre, ceza muhakemesinde hangi hususu
hangi delillerle ispat olunacagı konusunda bir sınırlama bulunmayıp, yargılama yapan hakim hukuka
uygun sekilde elde edilmis her türlü delili kullanmak suretiyle, sanıgın aleyhine oldugu kadar lehine
olan delilleri de arastırıp, degerlendirerek süpheden arınmıs bir sonuca ulasmalıdır.
Ceza muhakemesinde maddi gerçek ortaya çıkarılırken, kisisel hak ve özgürlüklere saygı ile
toplumsal düzenin saglanması arasında bir denge kurulması temel amaçtır. Kanun
Sinerji Mevzuat ve Içtihat Programı Sayfa 24 / 35
koyucu bu amaçla, delil serbestligi ilkesine, ögretide ve uygulamada “delil yasakları” olarak
adlandırılan bir takım sınırlamalar getirmistir. Anayasanın 38. maddesinin 6. fıkrasında, CMK'nın 206.
maddesinin ikinci fıkrasının (a) bendinde, 217. maddesinin ikinci fıkrasında, 230. maddesinin birinci
fıkrasının (b) bendinde ve 289. maddesinin birinci fıkrasının (i) bendinde hukuka aykırı yöntemlerle
elde edilen delillerin esas alınamayacagı belirtilmistir. Delilin hukuka aykırı bir yöntemle elde edilmis
olup olmadıgına ise yargı makamı karar verecektir.
Delillerin yerindeligi incelemesi yapmayan ve bu konunun ulusal yargı organlarının takdirinde
oldugunu belirten AIHM, elde edilen deliller dahil olmak üzere yargılamayı bir bütün olarak inceleyip
bu çerçevede ilgilinin adil yargılanma hakkının ihlal edilip edilmedigine karar vermektedir (AIHM,
Khan/Birlesik Krallık, 12.05.2000, B.No:35394/97, &34). AIHM, delillerle ilgili olarak, basvurucuya
delillerin gerçekligine itiraz etme ve kullanılmalarına karsı çıkma fırsatı verilip verilmedigini esas
almaktadır. (Bykov/Rusya, 10.03.2009, B.No:4378/02, & 90; Khodorkovskiy ve Lebedev/Rusya,
25.07.2013, B.No:11082/06, 13772/05, & 700).
Yargılama konusu olayın açıklıga kavusturulması ve maddi gerçegin bulunabilmesi için ispat amacıyla
kullanılan her araç delil olarak kabul edilir. Bu manada esas olan, delilin keyfi ve açıkça dayanaktan
yoksun olacak sekilde sanık aleyhine kullanılmaksızın, yargılamanın bir bütün olarak adil yapılmasıdır.
Görüldügü gibi delillerin kabul edilebilirligi ve degerlendirilmesi ulusal mahkemelerin takdirindedir.
bb-Mukayeseli Hukuk ve AIHM Kararı Baglamında Telekomünikasyon Yoluyla Yapılan Iletisimin
Denetlenmesi Delillerin Niteligi ve Hukukiligi:
Karsılastırmalı hukukta iletisimin tespitine iliskin düzenlemeler farklılık göstermektedir. Örnegin,
Fransa, Ingiltere ve Avusturya’da iletisimin tespitine iliskin bilgiler denetim kapsamında kabul
edilmemekte ve herhangi bir sınırlamaya tabi bulunmadan bu bilgiler sorusturma ve kovusturmada
kullanılmaktadır.
Avrupa Birligince (AB) 24.10.1995 tarihinde “Kisisel Verilerin Islenmesinde Gerçek Kisilerin Korunması
ve Serbest Dolasımı”na iliskin 95/46 nolu yönerge kabul edilmistir. Ancak söz konusu yönerge
hükümlerinin savunma, kamu güvenligi veya ceza hukuku açısından uygulanmayacagı da
belirtilmistir. 95/46 nolu Yönerge temel alınarak düzenlenen telefon konusmaları ve e-postaları da
kapsayacak sekilde elektronik iletisimde özel yasanın gizliligi ve kisisel verinin korunmasına dair
2002/58 nolu Yönergenin amacı, Avrupa Birligine üye ülkeler tarafından, haberlesmenin gizliligine
yetkisi bulunmayan kisilerce erisilmesini engellemek, kamu telekomünikasyon sirketleriyle ve kamuya
açık telekomünikasyon servisleriyle saglanan telekomünikasyon gizliligini korumak amacıyla
önlemlerin alınmasını saglamaktır. (Hayrünisa Özdemir, Haberlesmenin Gizliligi ve Kisisel Veriler,
Erzincan Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, C.13, S:1-2, 2009, s. 286) Bununla birlikte bu yönerge;
devletlerin elektronik iletisimi, hukuka uygun denetleme veya AIHS'e uygun olarak önlem alma
imkanlarını etkilememektedir. (Saadet Yüksel, Özel Yasamın Bir Parçası Olarak Telekomünikasyon
Yoluyla Yapılan Iletisimin Gizliligine Önleyici Denetimle Müdahale, Beta, 1. Baskı, 2012, s. 89-99)
AIHM, kisisel verilerin elde edilmesini her durumda özel yasamın gizliligi hakkına bir müdahale olarak
görmemekte ve kisisel verilere iliskin AIHS'in 8. maddesi çerçevesinde iki asamalı bir degerlendirme
yapmaktadır. Öncelikle müdahalenin yasal dayanagı olup olmadıgı ve ulasılabilirligi, daha sonra ise
ulusal güvenlik gibi mesru bir amaç baglamında müdahalenin demokratik bir toplumda gerekli olup
olmadıgını degerlendirmektedir. (Saadet Yüksel, a.g.e, s. 103)
Sinerji Mevzuat ve Içtihat Programı Sayfa 25 / 35
Bu bakımdan AIHM devletlerin, ulusal güvenliklerini korumak amacıyla, yetkililere kamunun
ulasamadıgı kisisel verileri barındıran kayıtlarda bilgi toplama ve kaydetme yetkisini veren kanuni
düzenlemeler yapmasını uygun görmektedir. (Leander/Isveç, 26.03.1987, B.No: 9248/81, & 59)
Nitekim AB'nin 95/46 ve 2002/58 nolu Yönergeleri dogrultusunda tanzim edilen 6698 sayılı Kisisel
Verilerin Korunması Kanununun “Istisnalar” baslıklı 28. maddesinde de; kisisel verilerin milli
savunmayı, milli güvenligi, kamu güvenligini, kamu düzenini saglamak için kanunla görev ve yetki
verilmis kamu kurum ve kurulusları tarafından yürütülen önleyici, koruyucu ve istihbari faaliyetler
kapsamında veya sorusturma, kovusturma, yargılama veya infaz islemlerine iliskin olarak yargı
makamları veya infaz mercileri tarafından islenmesi hallerinde, söz konusu kanun hükümlerinin
uygulanmayacagı belirtilmistir.
Bu asamada mukayeseli hukukta konu ile ilgili yasanan gelisme ve yasal düzenlemelerin de
degerlendirilmesinde yarar bulunmaktadır.
Amerika’da iletisimin tespit edilmesi, kisilerin özel hayatının gizliliginin koruma altına alındıgı
Anayasanın ek 4. maddesi kapsamında ve iletisimin denetlenmesi (interception) kapsamında
degerlendirilmemektedir. Amerikan Federal Yüksek Mahkemesi de vermis oldugu çesitli kararlarda bir
telefon numarası ile hangi numaralarla görüsüldügünün tespitini denetim (interception) kapsamında
kabul etmemistir. Amerikan Federal Yüksek Mahkemesine göre, telefon numarası çeviren kisi,
çevirmis oldugu numaranın ilgili servis saglayıcı tarafından kayıtlara geçirildigini bilir veya bilmesi
gerekir. Ayrıca, ilgili servis saglayıcının bu kayıtları üçüncü sahıslara gösterebilecegini tahmin ettigi
için kisinin mahremiyet beklentisinin olmaması gerekir. O nedenle, sözkonusu islem Anayasanın ek
4.maddesi kapsamında kisilerin mahremiyetini ihlal eden bir durum olusturmaz. Ancak, Amerikan
Federal Kanununun 3123. maddesi uyarınca, iletisimin denetlenmesi kararına göre kosulları daha
hafif de olsa iletisimi tespit eden aletlerin kullanılması için hâkim kararı gereklidir.
Almanya ve Isviçre gibi ülkelerde ise, daha önce faturalama amacıyla tespit edilmis bilgilerin
sorusturma ve kovusturmada kullanılması ile münhasıran sorusturma ve kovusturmada kullanılmak
amacıyla elde edilen tespite iliskin kayıtlar arasında bir ayırıma gidilmektedir. Daha önce faturalama
amacıyla yapılan kayıtlar fazlaca bir sınırlayıcı bir kosula yer verilmeden sorusturma ve kovusturma
organlarına verilirken, bizatihi sorusturma ve kovusturmada delil olarak kullanılmak amacıyla ileriye
yönelik olarak yapılacak olan tespitler sıkı kosullara tabi tutulmustur. Örnegin, 01.01.2008 tarihinde
yürürlüge giren Alman CMK’nın 100g maddesine göre, gerçek zamanlı olarak iletisimin tespiti ancak
CMK’nın 100b/2 maddesinde sayılan katalog kapsamındaki suçlar bakımından mümkündür.
01.01.2008 tarihinde yürürlüge giren degisik Alman CMK’nın 100g maddesine göre, gerçek zamanlı
olarak iletisimin tespiti için suçun CMK’nın 100-a. maddesinin 2. fıkrasında sayılan katalog
kapsamında olması lazımdır. Geçmise yönelik olarak iletisimin tespitine iliskin bilgilerin elde edilmesi
için böyle bir kosul öngörülmemistir.
AIHM, bir devletin terörle mücadele etmek için önlem almadan önce, felaketin gelip çatmasını
beklemesinin mümkün olmadıgını vurgulamıstır. (A. ve Digerleri/Birlesik Krallık, 19.02.2009, B.No:
3455/05, & 177)
Görüldügü üzere AIHM; sözlesmenin 8. maddesinde herkesin kendi özel yasamına saygı gösterilmesi
hakkına sahip oldugunun açık bir sekilde belirtilmesine karsın; terörle mücadele, terör saldırılarını
engellemeye yardımcı olabilecek bilgilerin toplanması, terör süphelilerinin yakalanıp yargılanması
amacıyla özel gözetleme yöntemlerinin kullanmasına cevaz vermektedir.
cc- Sabit/Ankesörlü Hatlardan Arama Sonuçlarının Delil Olarak Kabul Edilip Edilmeyecegine Iliskin
Hukuki Degerlendirme:
Telekomünikasyon Yoluyla Yapılan Iletisimin Denetlenmesi Ne Demektir?
Telekomünikasyon yoluyla yapılan iletisimin denetlenmesi araya bir vasıta sokulmak suretiyle
gerçeklestirilen her türlü haberlesmenin gizlice dinlenmesi, burada elde edilen bilgilerin kaydedilmesi
ve degerlendirilmesini ifade eder. Iletisimi saglayan araçlar çok genis ve çagdas teknigin ortaya
koydugu muhtelif ekipmanlar olup telefon faks bilgisayar gibi kablolu veya kablosuz araçlardır.
Bunların sinyalleri yazıları resimleri, görüntü ve sesleri dinlenmekte ve tespit edilmektedir.
Telekomünikasyon yoluyla yapılan iletisimin denetlenmesine ceza muhakemesi dısında önleyici
amaçla ve istihbarat amacıyla basvurulabilmektir. CMK da söz konusu tedbirin uygulanması bir suç
dolayısıyla ceza sorusturması yapılması kosuluna baglı tutuldugu için ceza muhakemesi hukuku
açısından bu yetkinin delil elde etmek amacıyla halen islenmis olan bir suçun kovusturmasıyla sınırlı
oldugu söylenebilir.
AIHM kararlarında vurgulandıgı gibi telekomünikasyon araçlarıyla yapılan iletisimin denetlenmesi
tedbirine “ancak demokratik kurumları korumak bakımından mutlak zorunluluk bulunması” kosuluyla
basvurulabilir. (AIHM Klass ve digerleri davası.) Dolayısıyla bu tedbirin uygulanma amacının ve
uygulanacagı suçların sınırlı olması gerekmektedir. Avrupa ülkelerinde bu tedbire basvurmak için
belirli suç grupları veya fiilin agırlıgı veya isleme biçimi bakımından belirli kosullar göz önüne alınarak
düzenleme yapılmıstır.
Nitekim, Avrupa Insan Hakları Mahkemesi Klass ve digerleri ve Almanya kararında bu hassasiyete
söyle isaret etmektedir; Demokratik toplumlar günümüzde kendilerini sofistike casusluk yöntemleri ve
terörizm tehdidi ile karsı karsıya bulmuslardır. Bunun neticesi olarak bu tür tehditlerle etkili bir sekilde
mücadele edebilmek için devletin, kendi yargı yetki alanında faaliyet gösteren yıkıcı unsurları gizlice
izlemenin sorumlulugunu üzerine almak zorundadır. Mahkeme bu yüzden, ulusal güvenlik sebebiyle
ve/veya suç veya düzensizligin önlenmesi amacıyla demokratik bir toplumda gerekli oldugu ölçüde ve
istisnai sartlar altında mektup, posta ve telekomünikasyon üzerinde gizli izleme yapma yetkisi veren
kanuni düzenlemelerin varlıgını kabul etmek zorundadır.
Iletisimin tespiti nedir?
Iletisimin tespiti belli bir telefon numarasından kimlerin ne zaman arandıgı, konusmanın ne kadar
süreyle yapıldıgı, elektronik posta yoluyla kimlerle iletisim kuruldugu hususlarının tespit edilmesidir.
Iletisimin tespiti, iletisimin içerigine müdahale etmeden iletisim araçlarının diger iletisim araçlarıyla
kurdugu iletisime iliskin arama, yer bilgisi ve kimlik bilgilerinin tespit edilmesine yönelik islemlerden
olusmaktadır. Iletisimin tespiti geçmise yöneliktir. Kisinin geçmiste özgür iradesiyle yapıp bitirdigi
iletisimine dair harici bilgilerinin tespitidir.
Iletisimin dinlenmesi ve kayda alınması nedir?
Iletisimin dinlenmesi ve kayda alınması telli veya telsiz telefonla ya da internet üzerinden yapılan
konusmalardaki ses ve görüntülerin veya elektronik posta yoluyla yapılan iletisimin dinlenmesi ve
kayda alınmasıdır. Iletisimin dinlenmesi gelecege yöneliktir. Halen ve gelecekte yapılacak
görüsmelerin dinlenme ve kayda alınmasıdır.
Suç tarihinde mer'i kanuni düzenlemeye bakıldıgında, kanun koyucu CMK’nın 135/6. maddesinde
"iletisimin tespiti" kavramını kullanmasına ragmen aynı yasa maddesinin 1.fıkrasında, “süpheli veya
sanıgın telekomünikasyon yoluyla iletisimi dinlenebilir, kayda alınabilir ve sinyal bilgileri
degerlendirilebilir.”, 8. fıkrasında ise "bu madde kapsamında" dinleme ve kayda alma...katalog
suçlarda uygulanır demek suretiyle dinleme ve kayda
Sinerji Mevzuat ve Içtihat Programı Sayfa 27 / 35
almanın, iletisimin tespitinden farklı olduguna isaret ederek, esas itibari ile haberlesme özgürlügünün
agır bir sekilde kısıtlanması sonucunu doguran dinleme ve kayda alma tedbirinin sadece belirtilen
katalog suçlarda alınabilecegini kabul etmisken, iletisimin tespitinin, dinleme ve kayda almadan farklı
olarak kisinin daha önce özgür iradesi ile yaptıgı konusmaların içerigine müdahale edilmeden sadece
iletisim aracının dıs baglantılarının kimle ne zaman görüsüldügünün tespitine yönelik bir islem olması
nedeniyle, maddenin 6. fıkrası (yeni düzenlemede 8. fıkra) kapsamı dısında bırakmıstır. Bu itibarla
iletisimin tespiti, Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 15/11/2011 tarih ve 2011/6-140 esas ve 2011/222
sayılı kararında da belirtildigi gibi suç sorusturması kapsamında tüm suçlar yönünden
basvurulabilecek bir koruma tedbiridir ve hangi suça iliskin olursa olsun, süpheliye ait telefondan
kimlerle, ne zaman görüsüldügüne dair 'tespit' CMK 135/1. maddesi (yeni düzenlemeye göre 6. fıkra)
uyarınca hakim veya gecikmesinde sakınca bulunan hallerde Cumhuriyet savcısının kararıyla
mümkün olacaktır." (5.CD, E. 2005/14969, K.2005/20489, T. 03/10/2005)
Iletisim özgürlügü ve gizliligi herkese karsı ileri sürülebilen bir hak olmakla beraber bu hak sınırsız
degildir. Sınırsız bir özgürlük kargasaya ve düzensizlige neden olabilir ve baskalarının hak ve
özgürlüklerini tehdit edebilir. O nedenle, belirli bir toplumsal düzende yasanabilmesi için bireylerin hak
ve özgürlüklerine sınırlamalar getirilmesi kaçınılmazdır. Iletisim teknolojisinin sunmus oldugu araçların
ve imkânların suç islenmesinde de kullanıldıgı bir gerçektir ve devletin bu iletisim araçlarıyla yapılan
iletisimi denetlemesi olagan karsılanmalıdır. Demokratik toplumda aslolan kisilerin temel hak ve
özgürlüklerinin korunması ise de, demokratik kurumların korunmasının da esas itibari ile kisisel hak ve
özgürlüklerin teminatı oldugu unutulmamalıdır. Diger hak ve özgürlüklerde oldugu gibi iletisimin
gizliligine getirilecek sınırlamaların ve sınırlama sebeplerinin yasayla düzenlenmesi ve sınırlamada
belli ölçütlerin gözetilmesi lazımdır. Bu nedenledir ki yasa, anayasa ve uluslararası sözlesmelerde “bir
hakkın kullanımı ve kısıtlanması” birlikte düzenlenir.
Anayasanın 22. maddesinde, "..bir suçun önlenmesi", CMK'nın 135/1 maddesinde "bir suç nedeniyle,
.. suçun islendigine dair delil ve emare bulunması", AIHS'nin 8. maddesinde "bir suçun önlenmesi
amacıyla demokratik toplumun korunması amacıyla" hakkın kısıtlanabilecegi yine Anayasanın 13.
maddesinde ise, "ölçülülük ilkesi" esas alınarak kısıtlama yapılacagı ön görülmüstür.
4709 sayılı Kanunla degisik Anayasanın 22. maddesi AIHS’nin 8. maddesi ile paralel düzenlemeler
içermektedir. AIHS’nin 8/1. maddesinde herkesin özel hayatına, aile hayatına, konutuna ve
haberlesmesine saygı gösterilmesi hakkına sahip oldugu belirtildikten sonra, 2. fıkrada, “bu hakkın
kullanılmasına bir kamu otoritesinin müdahalesi, ancak ulusal güvenlik, kamu emniyeti, ülkenin
ekonomik refahı, dirlik ve düzenin korunması, suç islenmesinin önlenmesi, saglıgın veya ahlakın veya
baskalarının hak ve özgürlüklerinin korunması için, demokratik bir toplumda zorunlu olan ölçüde ve
yasayla öngörülmüs olmak kosuluyla söz konusu olabilir” denilmektedir. Anayasamızın 22. maddesi,
AIHS’nin 8. maddesiyle benzer düzenlemeler içerdigine göre AIHM tarafından sorunun ne sekilde
çözüldügünün açıklıga kavusturulmasında yarar vardır.
Ifade etmek gerekir ki, AIHM, gerek suçların önlenmesi gerekse de koruma tedbiri olarak uygulanan
tedbirlerin haklı olup olmadıgını degerlendirirken AIHS’nin 8/2. maddesinde yer alan “dirlik ve düzenin
korunması, suç islenmesinin önlenmesi” kavramlarından yararlanmaktadır. AIHM, Malone/Birlesik
Krallık davasında, “hiç kuskusuz, suçun sorusturulması ve bulgulanması islerine yardımcı olmak
üzere polise iletilerin izlenmesi yetkisi veren bir hukukun bulunması(nın), Sözlesmenin 8 (2). fıkrası
anlamında ‘suç ve düzensizligin önlenmesi amacıyla...demokratik toplumda gerekli” olabilecegine
hükmetmistir. Lambert/Fransa davasında, hırsızlık ve soygun ile suçlanan Lambert isimli sahsın
telefonlarının hâkim tarafından verilen kararla dinlenmesinin Sözlesmenin 8. maddesine göre zorunlu
bir tedbir olup olmadıgını inceleyen AIHM, yapılan müdahalenin ceza yargılamasında gerçegin ortaya
çıkarılması ve böylece düzensizligin önlenmesi
Sinerji Mevzuat ve Içtihat Programı Sayfa 28 / 35
amacına yönelik oldugunu belirterek müdahaleyi bu yönden Sözlesmeye aykırı görmemistir.
AIHM vermis oldugu birçok kararda, suça iliskin delil elde edilmesi amacıyla basvurulan iletisimin
denetlenmesi tedbirlerini Sözlesmenin 8/2. maddesinde yer alan mesru sınırlama nedenleri
kapsamında degerlendirmistir.
AIHM, özel hayatın ve iletisimin gizliligine yönelik müdahalelerin ulusal güvenlik, dirlik ve düzenin
korunması ve suç islenmesinin önlenmesi amacıyla yapılıp yapılmadıgı yönünde bir degerlendirme
yapmakla yetinmemekte; müdahalenin demokratik bir toplumun korunması için zorunlu olup olmadıgı
yönünde de bir degerlendirme yapmaktadır. Genel olarak demokratik toplumda 8. madde için gerekli
olanın ne oldugu, ölçülülük ilkesinin uygulanmasıyla bireysel haklar ve kamu yararı arasında
olusturulan dengeye göre belirlemektedir.
“Suç islenmesinin önlenmesi” sebebi, hem Sözlesmenin 8/2. maddesinde hem de Anayasanın 22.
maddesinde yer almaktadır. Anayasamızın 22/2. maddesinde yer alan “kamu düzeninin” korunması
kavramı, Sözlesmede yer alan dirlik ve düzenin korunması”nı kapsar niteliktedir. O nedenle AIHM’nin,
suç delili elde etmek maksadıyla yapılan iletisimin denetimini “dirlik ve düzenin korunması, suç
islenmesinin önlenmesi” sebepleri çerçevesinde ele alması, 8. maddenin ihlal edilip edilmedigini
belirlerken, ayrıca iletisimin gizliligine yapılan müdahalenin demokratik bir toplumda zorunlu olup
olmadıgını irdeleyerek bir sonuca varması yönündeki uygulaması, Anayasanın 22. maddesi
bakımından da kabul edilebilir.
Diger bir ifadeyle, Anayasanın 22. maddesinde yer alan “kamu düzeni”nin korunması ve “suç
islenmesinin önlenmesi” sebepleri, koruma tedbiri olarak iletisimin denetlenmesinin Anayasal
dayanagını teskil edebilir. Özellikle “kamu düzeni”, çok genis bir anlama sahiptir. Anayasa
Mahkemesi, bu kavramı, kamu hizmetlerinin iyi yapılmasını, devletin emniyet ve asayisini ve kisiler
arasındaki iliskilerde huzuru ve ahlak kurallarına uygunlugu temine yarayan kurum ve kuralların hepsi
olarak tanımlamıstır. Kamu düzeni, daha ziyade dirlik ve düzenin korunması, suç islenmesinin
önlenmesine yönelik kolluk faaliyetlerini haklı kılan bir sebep olarak degerlendirilmis ise de, bu
kavramın daha genis bir anlama sahip oldugu açıktır. Gerçekten suçun islenmesi kamu düzenini
bozan bir eylem oldugu gibi, suçların aydınlatılamaması, islenen suçların cezasız kalması da
toplumun dirlik ve düzeninin bozulması sonucunu dogurur. O bakımdan, kamu düzeninin korunması
kavramı, suçların aydınlatılması ve suça ait delillerin elde edilmesi amacıyla iletisimin denetlenmesine
dayanak teskil eder. Islenen suçların ve faillerinin ortaya çıkarılarak cezalandırılması, yeni suçların
islenmesi bakımından da caydırıcı bir etkiye sahiptir. O nedenle, bu kavram da koruma tedbiri olarak
iletisimin denetlenmesine dayanak olusturur. Esasen, henüz bir suçun islenmedigi ve islenip
islenmeyeceginin de bilenemedigi “suç islenmesinin önlenmesi” amacıyla iletisimin denetimine imkân
tanıyan Anayasa koyucunun, suç islendikten ve suçun islenmesiyle bir zarar meydana geldikten sonra
bu suça ait delillerin elde edilmesi amacıyla aynı tedbire izin vermedigi düsünülemez.
AIHM, Sözlesmede temel hakların sınırlanmasının sınırı olarak kabul edilen “demokratik toplum
düzeninin gerekleri” kavramının tanımını yapmaktan kaçınmıstır. Ancak AIHM, demokratik toplumların
açık fikirlilik ve hosgörülülük gibi iki temel özelligi oldugunu vurgulamıstır. Genel olarak demokratik
toplumda AIHS’nin 8. maddesinde düzenlenen özel hayatın gizliligi ile haberlesme hürriyeti ve gizliligi
bakımından gerekli olanın ne oldugu, ölçülülük ilkesinin uygulanmasıyla, bireysel haklar ve kamu
yararı arasında olusturan dengeye göre belirlenmektedir.
4709 sayılı yasayla Anayasanın 13. maddesinde yapılan ve konumuz açısından da büyük önem
tasıyan degisiklik, sınırlamanın sınırı olarak “hakkın özü” kriterinin kabul edilmis olmasıdır. Buna göre,
iletisim özgürlügü ve gizliligine getirilecek sınırlamaların bu hakkın
Sinerji Mevzuat ve Içtihat Programı Sayfa 29 / 35
özüne dokunmaması lazımdır. Iste bu noktada hakkın özünün ne oldugu ve hangi hallerde hakkın
özüne ve bu arada iletisim özgürlügü ve gizliliginin özüne dokunulmus olacagının tespit edilmesi
lazımdır.
Genel olarak bir hak ve özgürlügün özü, o hak ve hürriyetin vazgeçilmez unsuru, dokunuldugu
takdirde o hak ve hürriyeti anlamsız kılacak olan asli çekirdegi olarak tanımlanmaktadır. Öze dokunma
yasagının neyi korudugu, daha açık bir ifadeyle, objektif temel hak normunu mu, yoksa bu normun
kisiye sagladıgı sübjektif hakkı mı korudugu tartısmalara neden olmustur. Bir görüse göre, “bir temel
hakkın özüne dokunulup dokunulmadıgı, düzenlenecek yasam iliskisi, yapılan düzenlemenin kendisi
ve bu konuda yaygın kanaatlerin yanı sıra, sınırlamadan sonra o temel hakkın toplumsal yasam içinde
önemini hala koruyup korumadıgına bakılarak tayin edilir... Burada belli bir kisinin sübjektif hakkı
kastedilmis olamaz. Çünkü böyle bir hak, bir bütün olarak toplumsal yasam için bir önem tasımaz.
Toplumsal yasam için önemli olan, sübjektif hakkın kaynaklandıgı temel hak normudur”.
Kısaca bu görüse göre, hakkın özüne dokunulup dokunulmadıgı somut olaydan bagımsız olarak tayin
edilecektir. Buna karsılık, kisiler bakımından bir güvence teskil edebilmesi için, öz kavramı ve öze
dokunulup dokunulmadıgının her somut olay için ayrı ayrı belirlenmesi; kamusal ve bireysel
menfaatlerin ölçülmesi ile öze dokunulup dokunulmadıgının tespit edilmesi gerektigi ileri sürülmüstür.
Anayasa Mahkemesine göre; “bir hakkın ya da hürriyetin kullanılmasını açıkça yasaklayıcı veya örtülü
sekilde kullanılmaz hale koyucu veya ciddi surette güçlestirici ve amacına ulasmasını önleyici ve
etkisini ortadan kaldırıcı hükümler o hak ve hürriyetin özüne dokunur.” Yüksek Mahkeme bir baska
kararında da, “.. bir hak ve hürriyetin gayesine uygun sekilde kullanılmasını son derece zorlastıran
veya onu kullanılamaz duruma düsüren kayıtlara tabi tutulması halindedir ki, o hak ve hürriyetin özüne
dokunulmus olması sözkonusu olabilir” demektedir. Öncelikle belirtelim ki, temel hak ve özgürlüklerin
özünün ne oldugunu ve onun içerigini bütün hak ve özgürlükler için belirlemek mümkün degildir.
Hakkın özünün, her hak ve özgürlügün kendisine özgü niteliklerine göre belirlenmesi gerekir.
CMK'nın 135. maddesinde düzenlenen “iletisimin denetlenmesi” tedbirine, bir suç dolasıyla yapılan
sorusturma ve kovusturmada, suç islendigine iliskin somut delillere dayanan kuvvetli süphe
sebeplerinin bulunması durumunda basvurulabilir.
Cumhuriyet savcısı, ilgili kurumdan sabit ya da ankesörlü telefon ile yapılan görüsmelerin kimle, ne
zaman ve hangi süreyle yapıldıgına iliskin kayıtları ve görüsen kisiye iliskin kimlik bilgilerini içeren
iletisimin tespitini isteyebilir.
Ayrıntıları ilgili bölümde açıklandıgı üzere, AIHS'in 8 ve Anayasanın 20. maddesinin ikinci fıkralarında
teminat altına alınan özel yasamın ve aile yasamının korunması haklarının, mesru sebepler,
“demokratik bir ülkede gereklilik” ve “orantılılık” ilkeleri çerçevesinde kısıtlanması mümkündür. Terörle
mücadelede de, devletlerin ulusal güvenligi ve yetki alanlarındaki yasamları koruma görevleri ile
sözlesme tarafından garanti altına alınan diger hak ve özgürlüklere saygı gösterme yükümlülükleri
arasında adil bir denge kurması gerekmektedir.
Ceza yargılama sistemimize göre, sorusturma/yargılama konusu olayın açıklıga kavusturulması ve
maddi gerçege ulasılabilmesi için ispat amacıyla kullanılan ve hukuka uygun olarak elde edilen her
araç delil olarak kabul edilir. Bu manada esas olan, delilin denetlenebilir olması, keyfi ve açıkça
dayanaktan yoksun olacak sekilde sanık aleyhine kullanılmaması ve yargılamanın bir bütün olarak
adil yapılmasıdır.
Bu açıklamalar dogrultusunda somut olay irdelendiginde; suçun islendigini gösterir somut olgulara
dayanan kuvvetli suç süphesinin bulunması, elde edilen delilin keyfi ve açıkça
Sinerji Mevzuat ve Içtihat Programı Sayfa 30 / 35
dayanaktan yoksun olmayıp denetlenebilmesi, kamu düzenini bozan bir eylem olarak islenen suçun
aydınlatılamamasının ve cezasız kalmasının, toplumun dirlik ve düzeninin bozulması sonucunu
doguracagında tereddüt olmaması hususları dikkate alındıgında;
Demokratik kurumlara, hukuk devletine, demokrasiye ve insan haklarına karsı, 15.07.2016 tarihli
darbe tesebbüsünü gerçeklestiren, pek çok insanın ölümüne ve yaralanmasına sebebiyet verip bir çok
agır suçu organize sekilde isleyen FETÖ/PDY silahlı terör örgütünün, çok büyük bir önem verdigi ...
silahlı kanadını olusturan askeri mahrem yapılanmasına yönelik yapılan sorusturmada, süpheliler ve
suç delillerine ulasılması amacıyla Ankara merkezli ve diger illerde Cumhuriyet Bassavcılıklarının
yasal yetkisine dayanarak hakim kararıyla geçmise dönük elde ettigi “iletisimin tespiti (HTS)”
kayıtlarının, “hukuka uygun bir delil olarak hükme esas alınmasında herhangi bir hukuki isabetsizlik
bulunmadıgı, yapılan islemin “demokratik bir ülkede gereklilik” ve “orantılılık” ilkelerine uygun” oldugu,
somut olay kapsamında da, kanunda yazılı esas ve usullere göre bu tedbire basvurulmasının “iletisim
özgürlügü” hakkının özünü ortadan kaldırmayacagı kanaatine varılmıstır.
Içerigine müdahale edilmeden, iletisim araçlarının digerleri ile kurdugu iletisime iliskin arama, aranma,
yer bilgisi ve kimlik bilgilerinin tespitine yönelik islem olması ve daha çok dıs baglantı verilerini ifade
etmesi nedeniyle “iletisimin tespiti”, Cumhuriyet savcısının sorusturma yetkisini düzenleyen CMK'nın
160 ve 161. maddeleri kapsamında istenebilecek delillerdendir. Cumhuriyet savcısı sorusturmanın
ayıklayıcılık ve kisilerin lekelenmeme hakkı ilkelerini dikkate alarak delil toplarken Anayasada ve
yasada düzenlenen "orantılılık" ilkesini göz önüne almak durumundadır. Iletisimin tespitinin istenmesi
her zaman aleyhe sonuç dogurmaz. Bazen suça katılmayan kisilerin erkenden tespiti ile haklarında
baskaca ceza muhakemesi tedbirine basvurmama imkanını da saglayabilir.
Ceza Muhakemesi Kanunun 135/6 maddesindeki (Ek: 2/12/2014-6572/42 md.) süpheli ve sanıgın
telekomünikasyon yoluyla iletisiminin tespiti, sorusturma asamasında hâkim veya gecikmesinde
sakınca bulunan hâllerde Cumhuriyet savcısı, kovusturma asamasında mahkeme kararına istinaden
yapılır. Daha önce uygulamada Ceza Muhakemesi Kanunu 160-161. maddelerinde düzenlenen
Cumhuriyet savcısının delil toplama yetkisi kapsamında iletisimin tespitinin yapıldıgı, yapılan
degisiklikle bu yetkinin hakime verildigi, gecikmesinde sakınca oldugu hallerde Cumhuriyet savcısının
bu yetkiyi kullanabilecegi düzenlenmisti.
Ancak yeni ceza yargılaması sisteminde sorusturma evresi, suç islendigi izlenimini veren halin
ögrenilmesi ile baslar ve iddianamenin kabulü kararı verilinceye kadar devam eder. Sorusturma evresi
üç asamada gerçeklesir. Bunlar; baslangıç sorusturması, kısa sorusturma ve ara sorusturma
asamalarıdır. (Kunter-Yenisey-Nuhoglu CMK 18. bası sy. 643) Ilk asama, Cumhuriyet savcısının
“arastırmalara” baslama kararı ile gerçeklesen “baslangıç sorusturması”dır. Bu asamada, kural olarak
henüz suçun kim tarafından islendigi konusunda bir bilgi mevcut bulunmadıgı için, “süpheli” de yoktur.
Bu asamada bir suç islendigine dair “basit süphe” olusmazsa kovusturmama kararı verilecektir. Aksi
takdirde sorusturmanın diger asamalarına geçilip ortaya çıkan süpheli/süphelilere iliskin deliller
toplanarak ara sorusturma sonucunda toplanan deliller suçun islendigi hususunda yeterli süphe
olusturuyorsa Cumhuriyet savcısı bir iddianame düzenleyecektir.
Somut olayda, ayrıntıları ilgili bölümde açıklanan FETÖ/PDY terör örgütünün iletisim yöntemi olarak
ankesörlü/sabit hatlardan periyodik veya ardısık aramalar yaptıkları yönündeki tespitlerden sonra,
sorusturma makamlarınca baslangıç sorusturması kapsamında ve CMK’nın 160/1 maddesinin verdigi
yetkiye dayanarak yapılan arastırmalar sonucunda; FETÖ/PDY terör örgütü mensuplarının “sohbet”
olarak adlandırdıkları örgütsel toplantılara devam etmek için kamuya açık market büfe vb. yerlerde
kurulu bulunan ücret karsılıgı kullanılan sabit hat veya ankesörlü hatları özel yöntemlerle
kullandıklarının tespit edilmeleri üzerine, CMK. 135/6 maddesi geregince
Sinerji Mevzuat ve Içtihat Programı Sayfa 31 / 35
sabit hat ve ankesörlü hatlara yönelik iletisimin tespiti kararları alınarak uygulamaya konulması, bu
cümleden olarak süpheli kisilerin hatlarıyla kamuya açık, birbirinden bagımsız büfe, market vb.
yerlerde kurulu bulunan sabit veya ankesörlü hatların HTS kayıtlarının incelenmesi, üçüncü kisilere ait
verilerin ayıklanması ile yapılan analizler sonucunda süphelilere ulasılmasında hukuka aykırı
yöntemlerin kullanıldıgı ileri sürülemeyecegi gibi, ihlal edildigi iddia edilen hakka nazaran kamu
güvenliginin korunması ve suçla mücadele için saglanan yararın üstünlügünden de kusku
duyulmaması gerekecektir.
Süphelinin/sanıgın askeri mahrem hizmetler yapılanmasında yer alıp sabit hat ve/veya ankesörlü
telefonlar üzerinden hücresel haberlesme agına dahil olup olmadıklarının belirlenmesi ile sorusturma
ve yargılama asamasında sanıgın hukuki durumunun ve konumunun kuskuya yer bırakmayacak
sekilde tespiti bakımından; suçun ispatı açısından belirleyici nitelikte olması nedeniyle bu delilin elde
edilisi, niteligi, kullanımı, hukukiligi konusunda yukarıda yapılan tüm açıklamalar ısıgında, taraflar
huzurunda tartısılması, savunma argümanlarının degerlendirilmesi gerekmektedir.
Ayrıca bu delillerin teyidi açısından;
-Mahrem imamların büfe/ankesörlü sabit telefon hattı ile hedef sahıslarla görüsmelerinde gizliligi
saglamak için genellikle kullandıgı yöntem olarak belirlenen;
Hedef sahsın telefon numarasının, desifre edilmesinin önlenmesi amacıyla çesitli sifreleme metotları
kullanarak kaydedilmesi,
Bazı mahrem imamların arama yapmadan önce ajandada kayıtlı numaralara baktıgında sifreleme
yaptıgını unutarak/kasten yazılı olan sifreli numarayı aradıgı, daha sonra yanlıs numara çevirdigini
fark ederek/kasten asker sahsı tekrar gerçek numarasından aramıs olmaları,
Aramaların tek taraflı ve kısa süreli olması veya sadece çagrıdan ibaret bulunması,
Aranan askeri personelin büyük kısmının genellikle rütbe/makam olarak ve baglı bulundugu
kuvvetlerin de denk olmaları,
Mahrem imamlar tarafından gerçeklestirilen arka arkaya aramanın (ardısık arama) örgütsel amaçlı
olduguna dair karine olusturması,
aramanın mesai saatleri dısında yapılması, sorumlu sahsın, askeri personeli aradıktan sonra tedbir
amaçlı ilgisiz ve alakasız kisileri de ankesörle arayarak bu bütün içerisinde hedeflerin kaybolmasını
saglama çabası,
Aramanın on bes gün, ayda veya iki ayda bir kez olmak üzere periyodik olması,
Mahrem imamın sorumlusu oldugu asker sahıs/sahıslarla aynı ilde ikamet ettigi ve aynı ildeki sabit
hatlarla iletisim kurdugunun gözetilmesi,
Asker sahısların hatların takılı bulundugu cihazların toplantı yerine götürülmedigi veya götürülse bile
kapalı tuttukları,
Mahrem imamlarca hedef sahıs arandıktan sonra ilgisiz rastgele numaraların çevrilerek, redial (geri
arama) tusu ile son aranan kisinin tespitinin önlenmeye çalısılması, hususlarını da ortaya koyan, bu
delilin elde edilisi, niteligi, kullanımı, hukukiligi konusunda yukarıda yapılan tüm açıklamalar ısıgında
kisisellestirilmis, Emniyet birimlerince, büfe/ankesörlü sabit telefon hatlarıyla irtibat kurma yöntemine
iliskin olarak düzenlenen ayrıntılı analiz raporunun temin edilerek dosyaya konulması,
-Emniyet kayıtlarının yanı sıra BTK’dan alınan baz istasyonunu gösterir HTS kayıtlarının, “0” saniyeli
çagrılar da dahil olmak üzere getirilmesi,
-Süpheli/sanıgın görev yaptıgı diger sehirlerde ardısık aramalarının olup olmadıgı arastırılarak sabit
hat ve ankesörlü telefon kullandıgına iliskin analiz raporunun da istenmesi,
-Süpheli/sanıkla ilgili sabit hat veya ardısık aramaya iliskin varsa itirafçı beyanlarının dosyaya
getirilmesi, gerektigi takdirde tanık sıfatıyla dinlenilmeleri,
-Ardısık aramalar kapsamında, diger asker sahıslar hakkında bir sorusturma veya dava olup olmadıgı
arastırılıp varsa ifade örneklerinin dosyaya ibrazı saglanarak degerlendirilmesi suretiyle maddi
gerçegin ortaya konulması gerekmektedir.
Bu kapsamda;
Yukarıda açıklanan özellikler dogrultusunda, bir asker sahsın; örgütün gizlilik ve desifre olmamak
kuralına riayetle, örgütün talimatı ile ve örgütsel irtibatı saglamak maksadıyla kamuya açık ve
birbirinden bagımsız market, büfe, kırtasiye, lokanta vb. gibi sair isletmelerde kurulu bulunan, ücret
karsılıgı kullanılan sabit hat veya ankesörlü hatlar ile mahrem imam tarafından arandıgı, her türlü
süpheden uzak, kesin kanaata ulastıracak somut olgu ve teknik verilerle tespit edilmesi ve yargılama
yapan mahkemenin de tam bir vicdani kanaate ulasması halinde, kisinin örgütle baglantısını gösteren
hukuka uygun delil olacagında kusku yoktur.
Somut olay ve Hukuki Degerlendirme;
“Erzincan Cumhuriyet Bassavcılıgı'nca yürütülen sorusturmalarda alınan ifadelerden, FETÖ/PDY
silahlı terör örgütünün ülke genelinde oldugu gibi sanıgın görev yaptıgı Erzincan ili ve Ankara il ve
ilçelerinde, askeri mahrem yapılanma anlamında bir yapılanmaya gittigine yönelik kuvvetli suç
süpheleri ile yapılanma içerisinde yer alan sivil mahrem imamların örgütsel faaliyetler kapsamında
örgütsel haberlesmeyi saglamak amacıyla il genelinde bulunan, kamuya açık ve birbirinden bagımsız
market, büfe, kırtasiye, lokanta vb. gibi sair isletmelerde kurulu bulunan, ücret karsılıgı kullanılan sabit
hat ve ankesörlü hatları kullandıklarına iliskin bilgilere ulasılması üzerine, il genelinde faaliyet yürüten
sabit/ankesörlü telefonlara yönelik olarak;
Erzincan Cumhuriyet Bassavcılıgınca Sulh Ceza Hakimliginden, Dogan Büfe isimli is yerine ait 0446
223 38 .. numaralı sabit hatta yönelik 12.05.2017 tarih ve 2017/1953 degisik is sayılı kararıyla
CMK'nın 135/6. maddesi geregince iletisimin tespiti kararı alındıgı, yine Erzincan Sulh Ceza
Hakimliginden, Imaj Iddia Bayii isimli is yerine ait 0446 223 80 .. numaralı sabit hatta yönelik
31.07.2017 tarih ve 2017/2913 degisik is sayılı kararıyla daha sonra sabit hat ve ankesörlü hatlara
iliskin iletisimin tespiti kararı verildigi, bu karara dayanılarak (HTS) kayıtlarının incelenmesinde
(sorusturma konusu suç ile ilgileri bulunmayan üçüncü kisilere ait veriler ayıklanarak) “sanıgın kendi
adına kayıtlı ve kullanımında olan 0541 248 83.. GSM nolu hattından, Erzincan il merkezinde bulunan
D.. Büfe’ye ait 0446 223 38 .. numaralı sabit hattan 11 defa aranarak cevapsız çagrılar bırakıldıgı ve
görüsmeler yapıldıgı,
19.01.2013, 08.03.2014 ve 12.02.2014 tarihlerinde yine askeri personellerden olan ve FETÖ/PDY
Silahlı Terör Örgütüne üye olma suçundan yargılanan O. A., M. Ö. ve F.S.'in de aynı sabit hattan
ardısık olarak arandıgı,
Yine sanıgın Erzincan il merkezinde bulunan Imaj Iddia Bayi isimli isyerine ait 0446 223 80 .. numaralı
sabit hattan, sanıgın adına kayıtlı ve fiilen kullanıcısı oldugu 0541 248 83 ..numaralı GSM hattının
08.09.2012 tarihinde 5 defa aranarak cevapsız çagrılar bırakıldıgı,
Sinerji Mevzuat ve Içtihat Programı Sayfa 33 / 35
08.09.2012 tarihinde yine askeri personellerden olan Serkan ÖZÇELIK'in de aynı sabit hattan ardısık
olarak arandıgı tespit edilmistir.
Ankara Cumhuriyet Bassavcılıgı tarafından FETÖ/PDY terör örgütünün Jandarma Genel
Komutanlıgındaki mahrem hizmetler yapılanmasında yer alan üyelerin bir kısmının sabit hat ve
ankesörlü telefonlar üzerinden hücresel haberlesme agına dahil oldukları yönünde yapılan tespitler
sonucunda; Ankara Merkez ve ilçelerinde bulunan sabit hat ve ankesörlü telefonlara yönelik olarak
Ankara 3. Sulh Ceza Hakimliginden CMK’nın 135. maddesi geregince iletisim tespit kararı istendigi,
Ankara 3. Sulh Ceza Hakimliginin 19.01.2018 tarih, 2018/617 d. is sayılı kararıyla iletisim tespitine izin
verildigi,
Sanık hakkında Ankara'da görev yaptıgı zaman diliminde Ankara Il Emniyet Müdürlügünce hazırlanan
20.06.2018 tarihli Inceleme ve Tespit Tutanagının incelenmesi neticesinde;
Sanıgın kendi adına kayıtlı ve fiilen kullanıcısı oldugu 0541 248 83 .. numaralı GSM hattının, Ankara il
merkezinde bulunan M. U. adına kayıtlı isyerine ait 0312 250 02 .. numaralı sabit hattan 12.10.2014
tarihinde, E… Hidrolik adına kayıtlı isyerine ait 0312 354 11 .. numaralı sabit hattan 12.10.2014
tarihinde, M. K. adına kayıtlı isyerine ait 0312 955 01 .. numaralı sabit hattan 15.11.2014 tarihinde, M.
B. adına kayıtlı isyerine ait 0312 354 34 .. numaralı sabit hattan 06.12.2014 tarihinde, I. S. adına
kayıtlı isyerine ait 0312 955 03 .. numaralı sabit hattan 23.04.2015 tarihinde, O. E. adına kayıtlı
isyerine ait 0312 518 06 .. numaralı sabit hattan 16.08.2015 tarihinde, Milenikom Telekom adına
kayıtlı isyerine ait 0312 229 66 .. numaralı sabit hattan 19.08.2015 tarihinde, Türk Telekom adına
kayıtlı isyerine ait 0312 955 01 .. numaralı sabit hattan 07.09.2015 tarihinde aranarak cevapsız
çagrılar bırakıldıgı veya görüsmeler yapıldıgı,
07.09.2015 tarihinde yine askeri personellerden olan F. M.'ın da Türk Telekom adlı is yerine ait sabit
hattan ardısık olarak arandıgı tespit edilmistir.
Sanık, asamalarda alınan savunmalarında söz konusu aramalara iliskin makul bir açıklama
getirememistir.
Sanık hakkındaki yargılama devam ederken, FETÖ/PDY Silahlı Terör Örgütünün Askeri Mahrem
Yapılanması içerisinde oldugu iddiasıyla hakkında kamu davası açılan H. D.'nun sorusturma
asamasında 13.05.2018 tarihinde kollukta müdafii huzurunda alınan ifadesinde sanıgı fotografından
teshis ettigi, Cumhuriyet savcılıgında müdafii huzurunda alınan 14.05.2018 tarihli ifadesinde de; "A. K.
B. Çavus isimli sahıs o dönemde Jandarmadan sorumlu birim adına müdür olarak faaliyet
gösteriyordu. O dönemde Erzincan ilinde müdür konumunda hiç kimse bulunmuyordu. A. K isimli
sahısta Erzurum ilinden gelerek beni askerlerle irtibatlandırıyordu. Daha sonraki süreçlerde ise yine
Erzurum ilinden gelen o dönemde Erzincan ilinde Jandarma birim yapılanması içerisinde ögretmen
olarak faaliyet gösteren benim haricimde;
I. (K) I. I. (Erzurumlu, Milli Egitime baglı okulda ögretmenlik yapıyordu. Aynı zamanda yukarıda
söyledigim gibi Jandarma birim yapılanması içerisinde benim gibi ögretmen olarak faaliyet
gösteriyordu.)
Yukarıda isimlerini vermis oldugum ve Jandarma birim yapılanması içerisinde faaliyet gösteren müdür
yardımcıları ve ögretmenler olarak ayda bir kez bir araya geliyor ve bu toplantıda ögrencilerin yani
askerlerin ne kadar kitap okudukları, toplantılara gelip gitmedikleri, himmet parası verip vermedikleri
gibi konuları görüsüyor ve toplamıs oldugumuz himmet paralarını müdür yardımcısına veriyorduk.
O dönemde tanıdıgım Jandarma askerler;
Sinerji Mevzuat ve Içtihat Programı Sayfa 34 / 35
M. Y. (Giresunlu hemserim oldugu için ismini hatırlıyorum, o dönem bekardı, daha sonradan
kendisinin JÖH’e geçtigini biliyorum, bu sahıs ile kendi evimde zaman zaman bulusuyor yukarıda
söylemis oldugum gibi görüsmelerimizde namaz kılar, Fetullah Gülen kitapları okur, vaaz videoları
izler ve dini sohbet yapardık. Kendisinin maddi durumu iyi olmadıgından himmet parası vermiyordu.)
...Bu sahısların haricinde su anda isimlerini hatırlamadıgım ancak kendilerini ve fotograflarını görmem
halinde tanıyabilecegim 5-6 asker ile daha görüserek yukarıda söyledigim gibi sohbet toplantıları
gerçeklestirdim. Ayrıca bu sahsıları da aramam gerektigi zamanlarda da Erzincan Merkezde farklı
noktalarda bulunan E.. Market içerisi, meydanda bulunan yer altı çarsısının üstünde bulunan Büfe,
ismini bilmedigim Iddia Bayii, yine çarsı merkezinde Er Merkezin çaprazında bulunan G.. Büfelerden
arıyordum.
...Ben Erzincan ilinde birim içerisinde faaliyet gösterdigim dönem içerisinde 5-6 uzman çavus ve
astsubay ile sohbet toplantıları gerçeklestirdim ancak suan için isimlerini ve eskallerini
hatırlayamıyorum. Bunların haricinde hatırlandıgım ve birlikte sohbet toplantısı gerçeklestirdigim
subaylar ise;
M.. Y.. (rütbesini bilmiyorum.)" seklinde beyanda bulundugu, ancak Ilk Derece Mahkemesince
27.06.2018 tarihli celsede tanık olarak alınan beyanında, önceki beyanlarından döndügü anlasılmıs
ise de, Ilk Derece Mahkemesi sorusturma asamasında Cumhuriyet savcısı tarafından müdafii ile
birlikte alınan ve Sulh Ceza Hakimi önünde tekrarlanan ifadeye itibar ederek hükme esas alındıgı
görülmekle;
Sonuç: Yargılama sürecindeki usuli islemlerin kanuna uygun olarak yapıldıgı, hükme esas alınan tüm
delillerin hukuka uygun olarak elde edildiginin belirlendigi asamalarda ileri sürülen iddia ve
savunmaların temyiz denetimini saglayacak biçimde eksiksiz olarak sergilendigi, özleri
degistirmeksizin tartısıldıgı, vicdani kanının kesin, tutarlı ve çelismeyen verilere dayandırıldıgı,
eylemlerin dogru olarak nitelendirildigi ve kanunda öngörülen suç tipine uydugu, yaptırımların kanuni
baglamda sahsilestirilmek suretiyle uygulandıgı anlasılmakla; sanık müdafiinin temyiz dilekçesinde
ileri sürdügü nedenler yerinde görülmediginden CMK’nın 302/1. maddesi geregince temyiz davasının
esastan reddiyle hükmün ONANMASINA, 28.02.2019 tarihinde yürürlüge giren 20.02.2019 tarih ve
7165 sayılı Kanunun 8. maddesiyle degisik 5271 sayılı Kanunun 304. maddesi uyarınca dosyanın
Erzincan 2. Agır Ceza Mahkemesine, kararın bir örneginin Erzurum Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza
Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Bassavcılıgına TEVDIINE, 06.11.2019 tarihinde
oybirligi ile karar verildi. (¤¤)